SİZ KARDEŞSİNİZ

4.6K 324 9
                                    

Multimedia da Zehir var. İyi okumalar 😊

Kız kardeşinin en mutlu gününe şahitlik ederken Zehir gerçekte ne hissedeceğini bilmiyordu. Onun adına seviniyordu elbet ama nihayetin de artık kardeşi bir başkasına aitti. Ve bu kişinin de Arat olması durumuna hiç yardımcı olmuyordu çünkü onunla ömürlerinin sonuna dek beraber olacakları gerçeği, yüzüne tsunami misali çarpıyordu.

İmzalar atılır atılmaz salonu terketti. Bunu daha fazla yapamayacaktı. Arabasına bindi ve müziği yüksek sese verip yola çıktı. Tek dileği müziğin içindeki aptalı susturmasıydı. Düşünceler beynine akın etmeye devam ederken bu sefer de dile döktü çalan parçayı.

"Zehir!"

Zehir adını duyar duymaz ani bir fren yaptı. Neyse ki peşi sıra gelen bir araç yoktu ve olası bir kaza ucuz atlatılmıştı. Ses beynindeydi.

"Yavaş ol koca oğlan."

"Neden beni rahat bırakmıyorsun?"

"Bilmem. Belki de istemiyorumdur."

"Havin!"

"Tamam canım kızma hemen. Seninle konuşmak istedim sadece."

"Seninle konuşacağımız bir konu yok. Artık yok."

"Hadi ama Zehir? Hiç eğlenceli değilsin."

"O zaman beynimin içine sızacağına karşıma çık. Ve yüz yüze konuş benimle."

Ses kesilince arabayı yolun kenarına çekti. Arabanın penceresini açtıktan sonra ellerini direksiyondan indirip gözlerini kapattı ve başını koltuğa doğru yasladı. Havin'in varlığına odaklandı. Kokusunu takip etti. Uzaklaşmadıysa eğer onu bulabilirdi. Telepati yapabilmek için gereken bir mesafe vardı. Ve Zehir için bu mesafeyi bulmak acemilere kıyasla hiçte zor değildi.

Fırtına gibi bir hızla araçtan dışarı atıldı ve doğruca Havin'in olduğu yere koştu. O kadar hızlıydı ki Havin bile ne olduğunu anlayamadan Zehir'i karşısında dikilirken buldu.

"İşte buradasın bebeğim."

"Bakıyorum da yeteneklerinden hiç bir şey kaybetmemişsin Zehir. Ayrıca hala çekici olduğunu da itiraf etmem gerek."

Zehir onun iltifatına omuz silkerek karşılık verdi.

"Pekala. Artık konuşmamız gerek miyor mu sence de? Beni neden takip edip duruyorsun."

"Sebebini bilmiyor musun gerçekten?"

Zehir şüpheci bakışlarla gözlerini Havin'e dikti. Cevabını tartar gibiydi.

"Hayır. Bilmiyorum."

"Tüh! Oysa ben senin çok zeki olduğunu sanıyordum."

"Söz konusu sen olduğun zaman mantık her şekilde devreden çıktığı için bilmiyor olabilir miyim? Hadi ama gerçekten neden burada olduğunu söyle artık."

"İster inan ister inanma. Buraya senin için geldim."

"Havin, Havin, Havin... Bu numaralarını yutmuyorum artık. Eğer konuşmayacaksan ben kaçar."

Zehir arkasını dönüp aracına doğru hareketlendiği esnada Havin arkasından bağırdı.

"Zehir dur!"

Yüzünde alaycı gülümsemeyle tekrardan Havin'e doğru döndü.

"Seni dinliyorum. Ve bu kez konuşmaya başlasan iyi edersin."

Havin nasıl anlatacağını ve ne kadarını bilmesi gerektiğine karar veremiyordu. Ellerini sıkıntılı bir şekilde ovuşturmaya başladı. Bir yandan da dudaklarını kemiriyor, kendini olacaklara zihnen hazırlamaya çalışyordu.

Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin