Multideki şarkıyı dinlemeyi unutmayın! 😊
Dicle'nin de gelmesiyle ikinci bir sevinç daha yaşanmıştı.
Zaman geçip gecenin derin saatlerine ulaştığında gün, Dicle bahçede yıldızlı gecenin keyfini çıkartıyordu. Bütün aşıklar odalarına çekilmişlerdi. Tek tabanca olan kendisi ise yine başbaşa kalmıştı yanıbaşından kendisinden bir an bile ayrılmayan yalnızlığıyla.
Gecenin bu saatinde malikanenin mekanik kapısının açılma sesinden başka etrafta sadece öten bir kaç ağustos böceğinin sesi vardı. Siyah araç, karanlığı yararak ilerlerken tam Dicle'nin karşısında durdu. Dicle ne olduğunu anlamamış bir biçimde arabaya bakıyordu. Aracın kapısı açılıp dışarı çıkan Zehir'i görmesiyle içindeki sızlamaya engel olamadı.
Evet onu unutmamıştı. Aslında denememişti bile. Hira'nın tavsiyesine uyup, onunla olamasa bile hislerinden kaçmamış sadece başedebilmenin yollarını aramıştı.
"Selam Dicle."
"Sanada selam Zehir."
Zehir arabanın önüne ilerleyip kaportaya yaslandı. Aralarında iki metrelik bir mesafe vardı.
"Dönmüşsün."
Dicle sakince karşılık verdi.
"Öyle oldu."
Zehir aklına bir düşünce gelmişçesine tebessümle görkemli binaya baktı.
"Evdeki delilerden uzak kalamıyorsun sende benim gibi."
Bu bir soru değildi yinede Dicle sanki soruymuşçasına karşılık verdi.
"Haklısın. Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım sonunda kendimi burada buluyorum."
Dudaklarından dökülen bu cümle yine senin yanında ifadesini de içeriyordu gizliden. Zehir bakışlarını Dicle'ye çevirip bir süre öylece baktı. Ardından acelesi varmış gibi hareketlendi ve yaslandığı yerden çekildi.
"Kusura bakma seni de meşgul ettim."
"Sanırım artık içeri girsem iyi olacak."
"Tabi tabi işin vardır şimdi. Engel olmak istemem sana."
Zehir açıkta bıraktığı sürücü kapısının olduğu tarafa geldiğinde Dicle'nin sesiyle olduğu yerde kaldı.
"Seni yeniden görmek güzeldi. İyi geceler... Zehir."
Dicle'nin arkasından cevapsız bir şekilde baktı. O çoktan yolu yarılayıp neredeyse kapıya ulaşmıştı bile. Zehir Dicle'nin içeri girdiğini gördükten sonra mırılti halinde konuştu.
"Keşke...keşke sana yaptıklarımı geri alabilseydim Dicle..."
Ardından arabasına binip garaja doğru sürdü.
◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇
Rüzgar evden çıkmak üzereyken son kez aynanın karşısına geçmiş saçının hoşuna gitmeyen taraflarını yeniden düzeltmekle uğraşıyordu. Dolunaysa holün başından oğlunu izlemekteydi. Bu çocuk gerçekten tuhaf davranıyordu.
"Hayır olmadı bence sağ tarafa doğru biraz daha yatır."
Rüzgar annesinin yanındaki varlığına şaşkınlıkla dönüp elini yeniden saçına attı.
"Böyle mi anne?"
"Hayır hayır şöyle biraz aralarını aça aça."
Rüzgar bir iki deneme daha yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.