Arkadaşlar multide Kardelen var.
Rüzgar okuldan kaçarken öğretmen tarafından görüldüğü ve ihtarlara rağmen yinede gittiği için iki günlüğüne uzaklaştırma almıştı. Neşe bahçe de tek başına otururken kendisini hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu. Ayağıyla oturduğu yerdeki toprağı eşelediği sırada okuldan içeriye giren parlak kırmızı arabayı gördü. Giren spor araba bütün gözleri üzerine çevirmişti. Neşe içini bir umut acaba Rüzgar mı geldi derken arabadan çıkan sarışın kızı gördüğü zaman dudağı uçuklamıştı resmen. Solgun beyaz teni ve beline kadar uzun sarı saçlarıyla resmen bir afetti. Boyu kendisinden uzundu. Okul eteği uzun ve biçimli bacaklarını kapatamamıştı. Rüzgar gibi şu mükemmel genlere sahip olan şanslı biri daha diye geçirdi içinden. Kız binadan içeriye geçerken çalan zille birlikte Neşe de sınıfa doğru ayaklandı. Bugün de bitse geriye Rüzgarsız geçireceği sadece bir günü kalacaktı.
Of!
Sırasına geçip oturdu. Gökmen de girer girmez Neşe'nin yanındaki yerini aldı.
"Selam yenge nasılsın?"
"İyi değilim Gökmen. Evet yenge lafına oldukça alışmıştım. Rüzgar yok Armina yok. Nasıl iyi olabilirim ki?"
Gökmen Armina'nın isminden sonra bir an duraksasa da yeniden neşeli haline bürünüp sululuğuna devam etti. Rüzgar yokken Neşe kendisine emanetti. Ve Neşe yengesi olduğu için ona moral vermekte Gökmen'e düşüyordu.
"Aşk olsun ben varım ya yanında?"
"Aman Gökmen aynı şey mi? Yanımda olduğun için mutluyum elbette yoksa iyice kötü hissederdim ama onların durumu farklı sende biliyorsun."
"Tamam, tamam anladım ben seni."
Gökmen Neşe'ye sırtını dönüp oturdu.
"Hadi ama küstün mü?"
Gökmen onun sözü üzerine omuz silkti.
"Of Gökmen zaten canım yeterince sıkkın bir de sen çık başıma. Tam olsun."
"Neyse hadi barıştım. Bugün çıkışta Rüzgar'a bana gelecek. Gelmek ister misin sende?"
"Sana mı gelecek? Bilmem ki. Rüzgar mesele eder mi dersin?"
"Yahu saçmalama. Bence seni gördüğüne oldukça sevinecektir."
"Şey. Tamam o zaman. Belki bir yarım saatliğine uğrayabilirim sanırım."
"Güzel."
Gökmen Neşe'nin yanağından bir makas alıp kendi sırasına geçti. Fizik öğretmeni geldiğinde de derse başladılar.
Bir ara Neşe'nin aklı bugün okula gelen kıza kaydı. Üzerindekiler bu okulun forması olduğuna göre kesin burada okuyacaktı. Acaba kaçıncı sınıftı? Ya da nereden gelmişti?
Fizik öğretmeni Neşe'ye soru yönelttiğinde düşüncelerinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Ders bittiğinde kafasının karman çorman olması onun suçu değildi. Oldum olası şu Fizikten birşey anlamıyordu zaten. Bildiği bir kaç şeyi de Rüzgar öğretmişti zorlaya zorlaya.
"Yenge ben kantine gidiyorum birşey ister misin?"
"Sağol Gökmen. Canım birşey istemiyor."
Gökmen sınıftan çıktığında Neşe de sınıfta durmak istemediğine karar verip yerinden kalktı. Okulun bahçesine inip arka tarafa doğru yürüdü. Ön taraf zira kafası için fazla gürültü içeriyordu. Binanın çevresini dolanıp arka bahçedeki banklardan birine oturmak için ilerlediği esnada, arkasından sertçe itildi. O etkiyle dizlerinin üzerine düşerken, eliyle kendini durdurmak için hamle yapmasından dolayı da zeminle temas eden avuçları sıyrılmıştı. Ellerine bakıp ardından kalkmak için hareketlenmişti ki önüne birinin geçtiğini gördü. Karşısında duran kişi saçından sıkıca tutunca Neşe'nin ağzından acıyla bir inleme döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.