Multi de Rüzgar var. İyi okumalar :)
Neşe ve Almira kafedeki yoğunlukla başa çıkmak için canla başla çalışıyorlardı. Diğer sürtük yıllık izne çıkmıştı. Rüzgar ve arkadaşı burada çalışmaya başladıklarından beri kafe adeta insan akınına uğruyordu. Ve ne hikmetse bu topluluk kızlardan meydana geliyordu.
"Bakar mısınız? İki saattir burada oturuyoruz. Ne zaman ilgileneceksiniz acaba?"
"Hemen geliyorum efendim!"
Neşe on sekiz numaranın siparişini içeriye ilettikten sonra kendisine seslenilen masaya ilerledi.
"Hoşgeldiniz. Ne arzu ederdiniz?"
"Bana küçük boy karışık pizza ve kola."
"Bende aynı şekilde bir de patates kızatması istiyorum."
"Tamam. Birazdan siparişiniz hazır olur."
Neşe elindeki adisyonu işaretleyerek masaya bıraktıktan sonra önce mutfağa ardından Armina'nın yanına gitti.
"Of resmen pertim çıktı. Sen hem kasa hemde masalara bakıyorsun helal olsun."
"Bende acayip yoruldum. Ruhumu teslim edeceğim böyle giderse."
Neşe bir iki masanın daha siparişlerini alıp mutfağa yöneldi. Yeni istekleri iletirken bir önceki siparişin durumuna baktı.
Pizzalar neredeyse hazırdı. Onları beklerken tezgahın kenarına oturdu. Ayaklarını dinlendirmek için iyi bir fırsattı bu.
Birkaç dakikanın ardından iki kutu kolayı müşterinin masasına bırakıp, patates ve pizzaları bir tepsiye koyup ilerledi. Gözü istemeden Rüzgar'a kaydığında sipariş aldığı esnada kendisine bakmakta olduğunu farketti. Bakışlarını Rüzgar'ın üzerinden alıp ilerlemekte olduğu masaya doğru çevirdi.
Mavi göz burada çalışmaya başlayalı bir ayı geçmişti. İşin tuhaf gelen tarafıysa geldiğinden beri kendisiyle neredeyse hiç muhattap olmamıştı. Okuldayken de ilk zamanlara oranla onu görmezden geliyordu. İstediğin bu değil miydi Neşe? Bak kurtuldun sonunda seninle uğraşan mavi gözden. Şükret bence sen haline.
Neşe tepsideki siparişleri bıraktıktan sonra tekrardan ona bakma gereği duydu. Mutfak kısmına gitmiş olmalıydı ki etrafta yoktu.
Kendisine işaret eden başka bir müsterinin yanına gitti. Dokuz numaralı masadaki sima artık tanıdık gelmeye başlamıştı çünkü hemen hemen her hafta aynı masada oturur, aynı siparişi verirdi. Oldukça nazik bir gençti. Neşe yanına gittiğinde ona hiç fırsat vermeden direk siparişi belirtti.
"Tavuk burger, elma dilim patates ve şekersiz kola."
Genç ona gülümseyerek baktı. Bunu biliyor olması hoşuna gitmişti.
"Çok mu sıradanım?"
"Hayır ben aksini düşünürdüm. Tavuk burger seçmeniz beyaz eti kırmızıya tercih ettiğinizi gösterir. Genelde erkekler kırmızı et severler halbuki. Elma dilim patates yerine çubuk patateste isteyebilirdiniz ama siz bir yandan sade tadı severken diğer yandan baharatlı yemeyi tercih edip, sadeliğe renk katmayı seviyorsunuz demek oluyor. Şekersiz kolaya gelince de muhtemelen fiziğinizden ve sadece hafta da bir kez böyle kalorili bir menüyü tercih etmenizden anlaşılıyor ki sporla meşgulsünüz. Hafta da bir kez kendinizi şımartıyorsunuz yani. Ah afedersiniz sanırım bu yorum biraz fazla oldu."
"Wow... ben bile kendimi bu kadar doğru anlatamazdım sanırım. Ama buraya gelme sebebim sadece bu menüyü sipariş etmek değil. Buraya gelme sebebim aslında..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.