Rüzgar haftalardır ortada yoktu. Nihayet en azından kuzeninin yanına gittiğini öğrenebilmişti Neşe. Buna sebep olduğu için kendisine kızıyordu en çokta. Bu kadar zayıf biri olmasaydı ve Rüzgar kendisine itiraf ettiğinde cevabını direk verebilseydi şimdi yanında olurdu.
Sabah kalktığında uykusuz kaldığı saatlerin izleri göz altlarında kendilerini belli ediyordu. Normalde olsa bu uykusuzlukla okula gitmemek için bir ton bahane sıralayabilirdi lakin ya o gelirde göremezse? Ha bugün ha yarın diye diye bir umutla başlıyordu hep yeni gününe. Geçen günler ise birer hayal kırıklığına dönüşmüştü sadece.
Kahvaltısını zoraki yapıp yola koyuldu. Okula vardığında çevresine bakındı yine. Daha sonra kantine ve sınıfa. Bu kontrol günlük rutini haline gelmişti.
"Neden hiç şaşırmadım ki? Yine gelmedin değil mi?"
Çantasını sırasına bıraktı ve kollarını sırasının üzerinde birleştirip başını üzerine koydu. Pencereden okulun bahçesindeki öğrencileri seyretmeye başladı. Sonra siyah porche marka arabayı gördü. Bu okulda bu araca sahip olabilecek tanıdığı sadece iki kişi vardı. Heyecanla yerinden kalkıp yüzünü cama yapıştırdı. Araba park yerine girdi. Ardından kapısı açıldı ve işte oradaydı. Nihayet dönmüştü. Yüreği heyecanla atarken bir yandan aşağı mı koşsa yoksa burada mı beklese karar veremedi. Sonra kalbi galip geldi ve ona bir an önce kavuşmak için aşağıya koştu.
"Çekilin! Çekilin önümden!!"
Koridorda nöbet tutan Matematik ögretmeni Neşe'yi koştururken gördüğünde nedense hiç şaşırmıyordu artık.
"Neşe kaç defa daha söyleyeceğiz sana şu koridorlarda koşma diye? İlkokul değil burası!"
Neşe koşmaya devam ederken bir taraftanda cevap yetiştirmeye çalıştı.
"Hocam işim acele olmasa valla koşmazdım. Şimdi duramam."
"Hep işin acele zaten. Bir günümüz sakin sessiz geçmez ki sayenizde."
Binanın kapısından çıktığında olduğu yerde durdu. Rüzgar da merdivenin başında durdu. Gözgöze geldiklerinde Neşe'nin heyecanı ve mutluluğu bin kat daha artmıştı. Bir gün biri çıkıp dese ki Rüzgar'ı gördüğünde bu şekilde sevineceksin, o zaman onu bir güzel pataklardı.
Ama gelin görün ki gerçekler şimdi bundan daha fazlasıydı.
Rüzgar basamaklara bir adım attı. Neşe de ona doğru yavaşça yürümeye başladı. Yüzündeki sırıtmaya engel olamıyordu bir türlü. Sonunda aralarında iki basamak kala durdular. Boyları eşitlendiğinden şimdi yüz yüzeydiler.
"Devamsızlıktan sınıfta kalmış olabilirsin."
"Öyle mi dersin?"
"Haftalardır yoktun. Yüksek olasılıkla."
"Bağlantılarım var diyelim. Bunun için endişelenme."
"Endişelendiğim sadece o değil."
"Peki en çok neden endişelendin?"
"Okula geldiğim her günde olduğu gibi yine seni göremeyecek olmaktan..."
Rüzgar gülümseyerek bir basamak daha çıktı ardından bir basamak daha ve şimdi uzun boyuyla yine Neşe'nin mutlulukla parıldayan gözlerine bakıyordu.
"Off hadi öpüşünde bizde kurtulalım sizde!"
Armina yine yapmıştı yapacağını. Neşe'nin bir gözü sinirden seğirmeye başladığında artık çok geçti.
"Armina... Sakın oradan kıpırdayayım deme."
"Haha çoktan gittim bile bayy!"
"Gel buraya seni kızıl çıyan! Benden kaçabileceğini mi zannediyorsun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.