Multi de Dolunay 😊.. iyi okumalar...
Neşe gözlerini açıp yeni güne uyandığında kendisini oldukça bitkin hissediyordu. Bütün gece kabus görüp durmuştu. Rüyasında sürekli Armina'yı yakalamak için uğraşıyordu. Ama peşinden ne kadar koşarsa koşsun Armina'ya bir türlü ulaşamıyordu.
"Günaydın sevgilim. Nasıl hissediyorsun?"
Neşe uzandıği yerden doğrulmaya çabaladı ama vücudu aklıyla uyum sağlamamakta inat ediyordu. Rüzgar'ın yardımıyla sırtını yatak başlığına yaslayacak şekilde doğrulmayı başarabilmişti.
"Bana ne oldu?"
"Yağmur altında fazla kalmandan olsa gerek gece ateşin yükseldi. Seni sabaha kadar kontrol altında tuttuk. Nihayet ateşini düşürebildik. Halsizliğinin sebebi bu güzelim."
"Hiç uyumadın mı?"
"Sen iyi olduktan sonra uyumuşum uyumamışın ne önemi var ki?"
"Minnettarlığın üzerine biraz da vicdan azabı eklendi."
"Bunu söyleyemezsin. Ben aynı durumda kalsam eminim sende benim için aynısını yapardın. Yanılıyorsam düzelt beni."
"Hayır. Yanılmıyorsun."
"Gördün mü bak? Ben haklıyım. Şimdi şu uyuşuk bedenini yavaşça yataktan kaldırıp aşağıya kahvaltıya iniyoruz. Annem sabahın erken saatlerinden beri senin için birşeyler hazırlamakla meşgul. Eğer onu daha fazla geciktirirsek masadaki herşeyi sen bitirene dek başımızda bekleyecektir. Bunun olmasını istemeyiz."
"Kahvaltıya hiç gerek yoktu. Aslında ben eve gitsem çok daha iyi olur. Hem Armi... Ah ne kadar aptalım!"
Neşe'nin gözyaşları yolunu bulup yanaklarından süzüldü.
"Beni merak edecek bir arkadaşım yok artık."
Hıçkırıkları artarken Rüzgar uzanıp Neşe'yi kolları arasına hapsetti. Neşe kendisini uzanan bedene iyice kapatıp gözyaşları tükenene kadar ağladı.
"Hadi kalk sevgilim yüzünü yıkayalım."
Neşe cevap vermeden söylenenlere itaat etti. Daha sonra Rüzgar'ın eşliğinde aşağıya inip mutfağa girdiler. Dolunay üzerinde mutfak önlüğü, elinde tuttuğu spatulayla tavadaki krebi çeviriyordu.
"Uyandın mı güzel kızım? Acıkmışsındır hadi geçin masaya bende buradaki işimi bitirmek üzereyim."
Neşe karşılaştığı muntazam kahvaltı masası karşısında küçük dilini yutmuştu. Dolunay pişirdiği son krebi de tabağa aldıp masaya yerleştirdi.
"Gözlerin kızarmış."
Rüzgar annesine doğru bakış attığında Dolunay fazla üzerine gitmeden Neşe'ye tebessümle gülümsedi.
"Hadi bakalım birşeyler yemeyi dene. Yoksa gücünü toparlayamazsın."
"Teşekkür ederim efendim. Benim için bunca zahmete girmişsiniz. Ama ben...pek yiyebileceğimi zannetmiyorum. Çok özür dilerim hanımefendi."
Dolunay anlayışlı bakışları eşliğinde Neşe'nin eline uzandı. Bakışlarıyla kendisini bir anne şevkatiyle sarmaladığını hissetmişti Neşe.
"Üzgünsün bunu hepimiz çok iyi anlayabiliyoruz kızım. Ama böyle davranarak hem kendine hem de seni seven insanları endişe içinde bırakmaktan öteye gidemezsin. Acı da olsa hayatımıza kaldığımız yerden devam etmek durumundayız."
Neşe bir anlık öfkesine yenilip ayağa kalktı.
"Özür dilerim Bayan Özbek ama arkadaşımı daha dün gece kaybettim. Bu durumu olmamış gibi sayıp hayatımı ikinci günden yaşamaya başlayamam. Yine de yaptıklarınız için size minnettarım. Ama artık gitsem iyi olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.