Rüzgar kalbinde aşk sarhoşluğu, aklında düşünce yumağıyla dalgın bir şekilde eve gelmişti.
Doğrudan odasına çıkıp üzerindekileri kıyafet fazlalığından kurtuldu. Altına geçirdiği siyah eşorfmanıyla yatağının üzerine uzandı. Ardından da komodinin üzerinde duran cd çaların kumandasına uzanıp açtı ve müziğin sesini yükseltti. Kendisini çalan şarkının akışına bırakırken yapacağı açıklamayı düşünmeye başladı. Ona ben aslında vampirim dediği zaman ki yüz ifadesini her seferinde farklı biçimde hayal etti. Ama hayallerin de hep gidiyordu Neşe. Uzaklaşıyordu defalarca.
Ellerini saçlarına atıp, kafasındakilere sinirini onlardan çıkarırcasına karıştırdı. Penceresine yanaşıp yıldızlı geceye doğru kaldırdı başını.
Uyuyor musun sevgilim? Sımsıcak yatağına uzanmış, ben yerine yastığına mı sarılıyorsun?
Sana nasıl söyleyebilirim bilmiyorum. Bir çıkış yolu bulamıyorum benden kaçmanı engelleyebileceğim. Hiç birşey bulamıyorum...
Pencerenin önünden çekilip çalışma masasının üzerine bıraktığı pantalonuna uzandı. Dolaptan ince bir kazak çıkartıp üzerine geçirdi ve evden dışarı çıktı. Beklemenin alemi yoktu. Neşe er ya da geç bütün gerçeği öğrenmek zorundaydı. Eğer kendisinden korkup uzaklaşması ve bir daha görememe ihtimali de olsa, bunu kabullenmekten başka çaresi de yoktu.
Her şeye hazırlıklı olarak bir deli cesaretiyle koyuldu yola. Ne zaman vardığını bilmeden Neşe'nin evinin önünde bulmuştu kendisini. Geri dönmek ve bir müddet daha onunla bu şekilde kalabilmek hala cazip gelirken engel oldu yüreğine. Aradaki sır saklanabilecek cinsten değildi ki ömrünün sonuna kadar saklayabilsin(!) Sahi...doğal yollardan hiç bir zaman ölmeyecekti değil mi?
Işığı yanmıyordu. Demek uyumuştu. Acaba uyandırmasa mıydı?
Hayır hayır Rüzgar! Buraya yapmak üzere olduğun şeyi yapmak için geldin. Şimdi yada asla bunu sende biliyorsun. Bir daha cesaret edemeyeceksin eğer bu gece söylemezsen.
Vazgeçmeden hemen telefonu eline alıp Neşe'yi aradı. Bir kaç çalışın sonunda uykulu bir ton da geldi yanıtı.
"Rüzgar?"
"Sevgilim seni rahatsız ettiğim için kusura bakma ama bu gece mutlaka konuşmalıyız."
"Konuşmak mı... Saatin epeyce geç olduğunun farkında mısın? Acil birşey mi oldu?"
"Evet. Hemde çok acil. Evin önündeyim pencereni açar mısın lütfen?"
"Ne?! Du..dur bir dakika hemen açıyorum."
Neşe panikle pencereye koşturup açtı. Rüzgar pencereden girip beklemeden Neşe'yi kollarına aldı. Saçlarını okşayıp defalarca öpücük bıraktı kızıllıklarına.
Neşe ne olduğunu anlayamasa da o burada olduğu için ölesiye mutluydu. Ve üstelik şuan da onun kollarının sıcaklığını hissedebiliyor olmak paha biçilemezdi.
Rüzgar nihayet ondan ayrılabildiğinde gözlerine baktı. Ellerine uzanıp avuçlarına hapsetti minik ellerini.
"Konuşacaklarımızdan önce sana sıkıca sarılmam gerekiyordu. Sen benden ayrıl... Oturalım mı önce?"
Rüzgar kendince zaman kazanmaya çabalıyordu sözcükleri dile getirebilmek için. Birlikte yatağın kenarına oturdular. Elleri hala birbirini sıkıca tutuyordu.
"Gecenin bu saatinde bu kadar önemli olan ne aşkım?"
Neşe ona aşkım derken kalbinde hissettiği zorlanma daha fazla artmıştı. Ama bunu yapmalıydı. Artık geri dönüşü yoktu. Kaçamazdı. Bu gece herşeyi nihayete erdirmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.