"O halde izin ver sana gerçek olduğumuzu ispatlayayım. Ama sakın benden korkma olur mu?"
Neşe Rüzgar'ın halinden endişe etmeye başlamıştı. Birden ne olmuştu da böyle uçuk hayaller kuruyordu?
Rüzgar arkasını dönüp gözlerinin kırmızıya dönmesini ve dişlerinin uzamasını sağladıktan sonra yavaşça geriye dönmeye başladı. Neşe'nin kendisini böyle görünce korkmamasını temenni ederek çekingen bakışlarını ona doğru kaldırdı.
"Şimdi bana inanıyor musun?"
Neşe bir adım gerilerken öylece Rüzgar'a bakıyordu. Bakışlarında korku saklıydı. Kalp atışlarından net bir şekilde duyulabiliyordu bu. Ne konuşabiliyor ne de bir harekette bulunabiliyordu. Öylece odaklanmış bir vaziyette sadece ona bakıyordu.
"Sevgilim birşey söyle."
Rüzgar onu ürkütmemek adına yavaşça Neşe'ye doğru bir adım attı.
"Dur!"
Beklediği tepki bu değildi. Evet en başından beri kendisinden korkacağını biliyordu. Ama içinde bir yerler de, derinliklerin de bunun böyle olmamasını ümit ediyordu. Ne yazık ki defalarca yazdığı senaryo acı bir tablo olarak önüne serilmişti.
Olduğu yerde kalıp elini kaldırdı. Nazikçe dokunmak istemişti sadece koluna. Ama Neşe bir kez daha durması için uyarıda bulundu.
"Ben...biraz düşünmeliyim. Ba..bak ne hissetmem gerektiğini şuan da kestiremiyorum tamam mı? Evet bir yanım seni deli gibi seviyor. Ama diğer yanım da ölesiye korkuyor. Lütfen beni anla. Bu şekilde olmaz."
"Benden ayrılmanı istemiyorum Neşe. Sensiz olmak istemiyorum. Sana kendim hakkındaki gerçeği söylememin sebebi de buydu zaten. Benim için sıradan birisi değilsin. Önemlisin. Seni seviyorum."
Neşe çalışma masasının önüne geçip durdu. Arkasını Rüzgar dan yana dönmüş, aklındakilere odaklanmak için gözlerini kapatmıştı.
Gördüklerine hala inanamıyordu. Acaba aklını kaçıran kendisi miydi? Halüsinasyonlar mı görmeye başlamıştı şimdi de? Belki de buna inanmak istiyordu. Ama hayal olmadığını tüm gerçekliğiyle biliyordu. Az evvel sevdiği çocuğun dudaklarından dökülmüştü herşey.
Peki ya odaya ilk geldiği anla şu zaman arasında ne fark vardı? Henüz bilmiyor oluşu mu? Şimdi biliyordu da değişen neydi? O sevdiği çocuktu. Ne olduğunu veya gerçekte kim olduğunu tam olarak bilmeden sevdiği. Ya kendisine gösterdiği Rüzgar dan daha başka biriyse bu yeni gördüğü kimliği? Bu kadar profesyonelce rol yapabilir miydi ki?
Gerçekten kendisini seviyor muydu?
Ya vampir olduğunu öğrendikten sonra Neşe sevebilir miydi?
Sevdiğiniz insanın aslında bilmediğiniz hayati bir sırrı varsa nasıl tepki verirdiniz?
Lanet olsun ben daha on yedi yaşındayım! Nereden bilebilirim ki bunca sorunun cevabını?
"Peki şimdi ne olacak Rüzgar? Birlikte olamayacağımız bariz değil mi?"
"Neden olamaz mışız? Neden birbirimizi sevmeye devam etmeyelim ki? Ben hala aynı benim."
"Aynı sen misin? Ben bundan pek emin değilim açıkçası."
"Görünüşüm olarak bazı farkındalıklara sahip olabilirsin ama ruhum aynı, kalbim aynı, sana olan hislerim hala aynı. Bunu inkâr edebilecek misin?"
"Benden bu derece önemli bir sırrı saklarken gayette güzel oynuyordun. Hislerin konusunda samimi olduğuna nasıl ikna edebilirsin artık beni?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.