Rüzgar binadan dışarı çıkar çıkmaz cep telefonundan Zehir'i aradı. Aramasına yanıt alamayınca mesaj kısmına girip kendisine mutlaka geri dönüş yapmasını istedi.
Arkasında bıraktığı kapşonlu adamı düşünmemeye çalışıyordu. Neşe'yi böyle ne olduğu belirsiz birine emanet edebilecek kadar güvenebilir miydi bilmiyordu. Ama amcasının bir bildiği olsa gerekti. Belki bu adama değil lakin amcasına sonuna kadar güvenebilirdi. Mahallenin ilerisine bıraktığı arabasına binip evin yolunu tuttu.
Yarı yola gelmişti ki cebi titremeye başladı. Yan koltuğun üzerine bıraktığı telefonuna erişip arayana baktı.
"Amca nihayet."
"...."
"Seninle konuşmamız lazım müsait misin?"
"...."
"Tamam bende varmak üzereyim zaten. Evde görüşürüz."
Arabanın hızını biraz daha arttırıp malikaneye sürdü. Yükselen demir parmaklıklı kapının önüne geldiğinde güvenlik tarafından açılmasını bekledi.
"Hoşgeldiniz beyim."
"İyi akşamlar Yalçın."
Onun için açılan kapıdan arabasıyla geçip garaja doğru ilerledi. Evleri her zaman ki gibi ışıl ışıldı. Kesin yine bir parti vardı. Ve nedense annesi o partiye katılmamasını kesin dille uyarmıştı. Zaten Rüzgar da çok meraklısı değildi. Zamanında Naz'ın verdiği partiler yeterince can sıkıcıydı zaten.
Malikanenin kapısını açan Hüseyin efendiyle de selamlaştıktan sonra büyük salona ilerledi.
"Amca?"
"Gelsene Rüzgar. Viski içiyorum sen birşey ister misin?"
"Hayır sağol ben birşey almayacağım."
"Mesaj atmışsın?"
"Evet. Senin şu manyak arkadaşınla olaylı bir tanışma faslı yaşadıkta. Oldukça dost canlısı kendisi."
"Öyle mi? Bir soruna yol açmadı ya?"
"Hayır. Sadece oldukca tuhaf biri. Neşe konusunda ona güvenebilir miyim?"
"En az bana güvendiğin kadar güvenebilirsin. Merak etme onu uzun bir zamandır tanıyorum. Asla arkadan vuracak biri değildir. Ve emin olabilirsin ki oldukça güçlüdür. Neşe'yi onun kadar iyi koruyabilecek birini daha tanımıyorum."
"Peki neden o tuhaf kamufulajı giyiniyor?"
"Sen akıl okumuyor muydun? Okusaydın ya."
"Denedim. İnan bana denedim. Ama duyabildiğim tek şey ucube kelimesiydi. Neden bu kelimeye bu kadar takmış olsun ki? Senin bildiğin bir şeyler olmalı amca. Bu kadar sırrı olan bir adamla arkadaşlık etmezsin sen. Haksız mıyım?"
"Herşeyi bildiğim söylenemez tabi. Ona güvenmemin başka sebepleri de var. Defalarca birbirimize yardım ettik. Fazlaca şey paylaştık. Eğer kendi hakkında o bir şeyler sana anlatmadıysa benim anlatmam uygun kaçmaz. Herkesin kendine göre sırları vardır evlat."
"Orası öyle tabi."
"Boşver kurcalama. Kendince bir sebebi vardır illa ki."
Rüzgar buna saygı duyabilirdi elbet. Ama merak etmeden de duramıyordu. Acaba yüzünde bir sıkıntı olabilir miydi? Ya da belki sadece gizemli olmak hoşuna gidiyordu. Kim bilir?
"Sözlerine itimat edeceğim o halde bende amca. Peki Armina'ya gerçekte ne olduğunu ögrenebildin mi?"
"Polis raporlarına göre eve giren hırsız uykuda olmayan maktülle yani Armina'yla karşılaşınca panikleyip göğsünden iki kez bıçaklayıp kaçmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.