Hira alışveriş merkezine geldiği gibi mağazaları talan etmeye başladı. Yeni sezonda o kadar çok kıyafet vardı ki hepsinden almak için can atıyordu. Hele bir mağazanın vitrinde şahane bir elbise vardı ki ister istemez aklı şeytanlıkla parladı. Çantasından telefonunu çıkartıp Dicle'yi aradı.
"Alo Dicle ne yapıyorsun?"
"Oje sürmekle meşgulum sen ne yapıyorsun?"
"Tamam ojeni hemen bitirip üniversitenin oradaki alışveriş merkezine geliyorsun."
"Hayırdır Hira ne oldu ki?
"Ya giyecek birşeyler bakıyordum da senin fikrini almam lazım. Hem bak çok hoş şeyler gelmiş. Sende istersen kendine kıyafet bakarsın. Sonra da birer kahve içer laflarız olmaz mı?"
"Aslında güzel fikir. Alışveriş vakit öldürmek için bire bir. Ojelerim kurusun giyinip çıkıyorum hemen."
"Tamam canım geldiğinde ara beni."
"Olur orada görüşürüz."
Dicle ojelerinin kuruduğundan emin olduktan sonra üzerine günlük birşeyler geçirip malikaneden dışarıya çıktı ve arabasına binip alışveriş merkezinin yolunu tuttu.
Sabırsızlık içerisinde bekleyen Hira, çalan telefonuna baktığında arayanın Dicle olduğunu görünce hemen açıp bulunduğu mağazaya gelmesini söyledi. Dicle mağazadan içeriye girdiğinde Hira oturduğu yerden kalkıp, elinde tuttuğu elbiseyle onu kolundan çekiştirip kabinlere götürdü ve boş olanlardan birine sokup kapıyı ardından kapattı.
"Hira ne oluyor Allah aşkına?"
"Bu kıyafeti görür görmez sana yakışacağını düşündüm. O elbiseyi hemen deneyip bana gösteriyorsun. Ayrıca Duru'nun doğum günü yaklaşıyor ve bence o elbise senin için biçilmiş kaftan.
Dicle'nin denediği kıyafet
Dicle elinde tuttuğu elbiseye bakıp gerçekten güzel göründüğünü farketti. Bakalım giydiğinde nasıl duracaktı. Kıyafetlerinden kurtulup elbiseyi üzerine geçirdi. Elbise dediği gibi tam ona göreydi ve içerisinde şahane gözüküyordu. Saçlarını havalandırıp tekrardan aynadaki görüntüsüne baktı. Yüzünde hayran bir sırıtış belirmişti. Hemen Hira'ya göstermek istiyordu. Kabinin kapısını açıp konuştu.
"Nasıl olmuşum?"
Dicle sözünün ağzından çıkmasının ardından yerinde donup kaldı. Hasret kaldığı adam Hira'nın yanında durmuş doğrudan gözlerinin içine bakıyordu. Sonra o bakışlar üzerinde gezindi ve tekrar gözlerine baktığında Dicle utandığını farketti. Onun karşısında bu şekilde durmak değilde, bakışlarında okuduğu ifadesi kendisini utandırmıştı. Tanrım hem utanıyor, hem yanıp kavruluyordu. Hiç bir erkek Zehir'in etkilediği gibi Dicle'yi etkileyememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.