" Teşekkür ederim."
Yavuz kafasını kaldırmadan bilgisayar ekranındaki dosya üzerinde çalışmaya devam etmişti. Kapının kapanmasını beklerken bir çift yumuşak kol boynuna sarılınca boş bulunup irkilmiş, ensesinde hissettiği dudakların temasını ve Chanel parfüm kokusunu algılayınca irrite olmuştu.
" Noluyor, bu saçmalık da ne böyle?"
Başını çevirdiği an öfke ve tiksintiyle azarladığı kişinin karısı olduğunu fark etmişti. Hızla geri çekilen karısının yüzündeki şaşkın ve incinmiş ifade ile kendini kötü hissetmişti.
" Melek, sen miydin ?"
" Başka kim olabilir ki ?"
" Bir an boş bulundum. Üzgünüm. Saçma sapan bir tepki verdim."
" Öyle yaptın."
" Özür dilerim."
Pişmanlık içinde kalkıp, karısına sarılmak istemişti ama kızgınlıkla geri çekilen karısı ona fırsat vermeden kapıya gitmişti.
" Iyi geceler Yavuz."
Yavuz karısının arkasından gitmek istese de ayakları zemine çakılmış gibi harekete geçememişti. Pişmanlığı büyüyerek karısına karşı verdiği tepkiyi düşündükçe işin içinden çıkamaz olmuştu. Kahveyi önüne bıraktığı anda parfümün kokusundan karısı olduğunu anlamıştı aslında. Içinde pimi çekilen bomba gibi patlayan rahatsızlığı hissetmiş, kendine temas edince öfkesi azat olmuş, ensesinde dudaklarını hissedince ise tenine temas edilen her noktayı kesip atmak isteyecek kadar midesi bulanmıştı. Işin tuhaf tarafı kendini ele geçiren bu hisleri öfkeyle patlayarak karısını azarladığında fark etmiş olmasıydı. Onca zaman sonra, üç koca yılın sonunda karısının kendiliğinden yakınlık ve temas kurmak için ilk defa girişimde bulunması heyecanlandırmak ve mutlu etmek yerine neden kızdırıp, midesini bulandırmıştı ? Neden çiçek kokusunu alamıyordu karısının teninden? Neden teni temas edince kıvılcımlar tutuşuran yakıcı bir şehvet yerine yapışkan ve soğuk bir sürüngen değmiş gibi bir tiksinti hissetmişti ? Onca zamandır sabırla beklediği noktaya gelen karısını kendine çekmek yerine itmişti. Nobran davrandığı için pişmanlık hissetmişti ama karısının teması kesilince rahatlamış da hissetmişti.
Yavuz tüm bu tuhaflığı açıklayamıyordu. Konsantrasyonu çöpe gittiği için boş boş ekrana bakmak ve kafayı yemek yerine pes edip, yatak odasına geçerken ayaklarının geri geri gitmesini de anlamıyordu. Ona kalsa çalışma odasındaki kanepede uyurdu ama babannesi, anne ve babası hala onlarda kalırken olur da görürlerse tuhaf kaçacağı için mecbur yatak odasına gitmişti.
Gözü karısının yatakta sereserpe uzanmış siluetine takılınca yatağa giden adımları duraksamıştı. Karısının kalçasına kadar sıyrılan saten geceliği karanlıkta lal kırmızısı bir alev gibi parlarken bedeninin yumuşak kıvrımları, uzun, güzel bacakları ve pürüzsüz teni tüm baştan çıkartıcılığı ile önündeydi. Yavuz bedeninin umduğu gibi reaksiyon vermeyi geç deep freeze dolaba atılmış gibi buz kesmesini ve odadan çıkıp gitmek isteyecek kadar itici ve nahoş bir tiksintiyle dolmasını engelleyemeyerek kendini terasta bulmuştu. Sanki o odada bir dakika daha fazla dursa ihanet edecek, aynı yatakta yatsa kendinden tiksinip, asla kendini affedemeyecek gibi hissetmesini anlamlandıramıyordu.
Hayat böyle tuhaf yollara sapabiliyor, kadar bazen acımasız bir küstahlıkla kafa karıştırıp, sinsice alay edebiliyordu. Hele ki bunca zaman kişilerin keyfine ve seçimlerine sessiz bir izleyici gibi müdahale etmediyse harekete geçtiği zaman pasifiğinin acısını üç katı hınç çıkararak alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...