Bölüm 35: Vicdan mahkemesi

9K 502 79
                                    

Cemre kendini şanslı hissederek muayene odasındaki günün son hastasını da reçetesini yazarak gönderip, ikinci kata inmeye karar verdi. Nasıl  olduysa  az randevusu  olmuştu bugün. Zümra ve bebekler taburcu olmadan görmek  istiyordu. Kır evi faciasından tek olumlu sonuç bebeklerin doğumu olmuştu. Kırk yıl yetecek kaos ve aksiyon yüzünden gittiğinden daha beter hissederek dönmesine neden olmuştu. Hâlâ olanlara inanamıyordu.

Giderken haz etmediği Melek aklına geldikçe  ister istemez üzülüyordu. Vicdanını rahatsız eden şey kendinin  sessiz kalarak tabak olayının büyümesine yaptığı katkıydı . Melek'in kazara elinin çarptığını  görmüş  ama kırılınca fark ettim olayı deyip geçiştirmişti.  Bahar'ın o kadar büyütüp kıza o şekilde  patlayacağı aklına gelmemişti ki.  Kürşat ve Serkan eve dönerken yolda sorduklarında doğruyu söyleyememişti. O anda neden sustun o zaman demelerinden çekinmişti. Adını koyamadığı bir suçluluk hissediyordu.

Dalgınlığı yüzünden üçüncü katta indiğini fark etmeyip asansörden inmişti. Koridorda ilerlerken yenidoğan  katı  yerine jinekoloji katına geldiğini tabelâlardan fark edince kafasını sallamış ve aynı yolu geri tepmektense  merdivenlere yönelmeyi tercih etmişti.  Koridorun sonuna gelince en uçtaki muayene odasından çıkan kişiyi görüp şaşkınlıkla duraksamıştı.

Uzun bir süre görmekten   kaçmayı istediği Melek çıkmıştı odadan. Kızın dalgın, omuzları çökmüş ruh gibi hali ve hayaletle aşık atacak kadar solgun yüzündeki derin hüzün ve acı çarpıp geçmişti.

Melek'in itiraf etmese de bayıldığı kızıl dalgalı saçları  birbirine karışmıştı. Kız rastgele kuş yuvası gibi bir topuz yapmıştı. Yüzü şişmiş, gözlerinin üstü şiş, altları ise çökmüştü. Koyu halkalar oluşmaya başlamıştı. Dudakları da dahil tüm kanı çekilmiş de renkten yoksun soluk bir gölgeye benzemiş gibiydi.

Cemre'nin gördüğü an hayran kaldığı güzel turkuazlar ışık saçmıyordu. Yakamoz kusan  parıltıları yok olmuştu sanki. Melek'in canlı ve enerjik hareketlerinin yerinde yeller esiyordu. Zombi misali yavaş ve bezmiş şekilde çantasına sıkıca kavradığı  kağıdı tıkıp, merdivenden inmişti.

Cemre onun Zümra ve bebekleri ziyaret edeceğini düşünerek peşine  takılmıştı  ama kız hastaneden çıkıp, bekleyen taksiye binerek uzaklaşmıştı. Cemre, Ceylan'ın ifşalarından sonra  jinekoloji katında ne işi olduğunu merak edip yeniden üçüncü kata çıkmıştı. Hamilelik için gelmeyeceğine göre yüzündeki aşırı derecede üzgün ve acı dolu ifadenin sebebi hastalık filan olabilir miydi ? Bir rahatsızlığı vardı da kötü bir haber mi almıştı ki ?

Tamamen mesleki merak ve içine doğan kötü his yüzünden öğrenmesi gerektiğini düşünecek kadar meraklanmıştı. Melek'in çıktığı muayene odasının kapısını  tıklatıp  başını uzatarak içeriyi kolaçan etmiş ve hastanede arasınının iyi olduğu nadir  kişilerden  Sıla'yı bilgisayarında çalışırken görünce gülümsemişti.

" Merhaba gelebilir miyim ? Müsait misin ?"

Sıla arkasına sırtı ağrıyarak yaslanmıştı. " Müsaitim, gelsene. Son bir cümle  kaldı yazacak. Sonra tamamen free'yim. "

Cemre tam karşısındaki koltuğa oturmuş işini  bitirmesini beklerken konuya nasıl gireceğini düşünüyordu.

" Az önce burdan çıkan kızın nesi vardı? Yüzü  çok tuhaftı çıktığında."

Bodoslama giriş yapmıştı. Sıla bıkmış bir şekilde gözlerini devirdi. " Amaaan bu memleketin kadın sorunları biter mi ? Bazen burada kadın olarak doğacağına hiç doğmasam diyor insan."

" Orası öyle. Bir türlü kadın olarak hak ettiğimiz değeri, saygıyı görmüyoruz. "

" Cinsel kimliği kadın için yok sayılan, milyon tane kadın şöyle olmalı diyen gerzek adam varken çok zor. Erkekleri geçtim biz kadınlar hemcinslerimize aynı baskıyı reva görüyoruz. Yok ne biçim giyinmiş, yok  o koca kalça neymiş yok kendine bakmıyormuş. Herkes incecik olup manken gibi gezmeli sanki. Erkeklere beğendirmek için takla atıp amuda kalkmalı filan deseler yakında şaşırmam. Evinde aşçı dışarıda hanımefendi yatağında tövbe tövbe fahişe olsun. Bitmiyor bir bitmiyor. Doğursun incecik kalsın. Ilk çocuğu erkek olsun. Evlenince bakire çıksın. Daha millete bir çeşit kızlık  zarı olmadığını öğretemedik. Sanıyorlar ki o zar namusun garantisi. Değil efendim. Ilk gece yırtılmadı diye orospu diyorlar getiriyorlar döve döve.  Esnek çıkanı var,  çok geride olanı var. Onu geçtim gidip diktireni var. Mal herif sanıyor ki bir  halt yememiş çarşafa kan akınca.  Yoo yemiş yiyeceğini de sana geçmiş olsun. Açılışı yeniden yapıyorsun haberin yok gerizekalı."

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin