Gözünün önüdekine kördür bazen insan. Görebilmek için kalp gözüyle bakmak gerekir. Zamanlama her şeydir. Niyet de. Kısmet denilen bir olgu vardır. Nasipse olmadık yerde bulur da birbirini, nasip değilse çıkmaz sokakta karşılazmaz derler. Bir de inat vardır. Kör inat dedikleri hırsa bulanmıştır ve keskin sirke de kendine zarardır. Pişmanlık gelir peşinden bazen. Geç kalınmışsa neye yarar. Elindekinin kıymetini zamanında bilmek gerekir.
Zeydan yorgun adımlarla cennetten bir replikayı andıracak şekilde tasalanmış ön bahçeye girdiğinde konağın taş duvarları arasındaki pencerelerden sızan ışığı gördü. Bahçedeki otomatik aydınlatma her adımıyla devreye girip sıra sıra dizilmiş ateş böcekleri gibi yanarken dış kapıya giden yolu yarılamıştı. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. İç cebinden çıkarttığı pakete gitti eli ama içinden çekip çıkardığı dalı yakmaktan son dakikada vaz geçti. Tütün kokusundan haz etmiyordu Sevgi. Alkol kokusundan da midesi rahatsız oluyordu.
' Yine asacak o suratını'
Zeydan karısının asabi bir tavşan gibi buruşan yüzünü hatırlayınca dudaklarının yukarı kıvrılmasına engel olamadı. Ne kadar suratsızlık etse de sevimli görünüyordu. Tanıdığı diğer kadınlara benzemiyordu Sevgi. Yatağından geçenlere, yapışkan sülük gibi yanından, yamacından ayrılmayan, kendilerini en çekici, seksi ve cazibeli halleriyle ziyafet masasında aperetif gibi önüne atan, meze gibi sunan hiçbir kadına zerre benzemiyordu.
Kendi doğruları vardı Sevgi'nin. Gurur önde gelirdi. Zeydan aralarının limoni olmasının nedenini karısının o sarsılmaz ve ödün vermez gururuna aldığı darbelerden olduğunu biliyordu. Kimin hatasıydı peki bu ? Kendisinin. Göğsünün sol tarafındaki o bitmeyen yanma ve tuhaf karıncalanma hissiyle dış kapıyı açtığında karısının bazen tek kelime bile etmediği, bazı zamanlarda ise hiç yüzüne bakmadığı evlerine girdi.
İçeri girer girmez sayısını kendi unuttuğu günler kadar uzak kaldığı evine girmiş olmaktan dolayı duyduğu garip huzursuzluk ve evliliklerinin ilk aylarında hasretini çektiği huzur hissinin anıları şamar gibi çarptı yüzüne. İçeri attığı her adımla iki zıt his ipteki iki cambaz gibi birbirine üstün gelmeye çalışırken etrafına bakındı. Sevgi ortalarda yoktu. Çalışanlar da görünmüyordu. Geceyarsına geliyordu saat. Bu saattte ayakta olacak halleri yoktu tabi ki. Sevgi de uyumuş olmalıydı.
Erken uyumayı seviyordu karısı. Evliliklerinin ilk aylarında film izlerken daha ilk beş dakikada uykuya dalmaya başlamış karısının başı omzuna düşünce Zeydan irkilmişti. Kafasını çevirince dudakları hafif aralık sevimli bir ördeğe benzeyen karısını görünce gülmekten kendini alamamıştı. Omuzları sarsılınca Sevgi irkilmiş, güldüğünü işitince kafasını kaldırıp bakmıştı. "Sevgi, tavuk musun kız sen'?" diye takılacak olmuştu da suratını alıp, burnunu kırıştırarak gözlerini sinirli bir civciv gibi kısan karısı trip atarcasına bakınca yüksek sesle gülmüştü Zeydan. Epi topu, taş çatlasa asabi bir pişik kadar göz korkutucu görünüyordu. Zeydan gülmesin de ne yapsındı ?
" Sensin tavuk."
"Benden tavuk değil, horoz olur. Hem saatin dokuzunda horlamaya başlayan ben değilim."
Kıyamet o anda kopmuştu.
" Horlamam ben."
"Yoo, baya da horlarmışsın. Düdüklü tencere gibisin maşallah."
Horlamakla itham edilen Sevgi sinir ve utançla kıpkırmızı olmuş, kalkmaya davranmıştı.
" Pis."
Sevgi'nin deyip diyeceği en kaba söz anca bu olurdu. Zeydan iyice keyiflenerek bileğinden yakalayıp geri çekince Sevgi dengesini kaybedecek gibi olmuştu. Zeydan hızlı refleksleri sayesinde yakalayınca yere yapışmamış ama kendini kocasının kucağına otururken bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...