Bölüm 33: Can kırığı

8.3K 460 78
                                    

Belki hissetmişlerdi. Inceldiği yerden kopacak ip gemici düğümü atılıp bağlanmıştı. Hem de doktordu tarihti dinlemeden gelmeye karar veren minik eller tarafından.

Melek valizini toplamış babasını  arayacakken duymuştu çığlığı. Zümra'nın sesini tanımıştı. Koridordaki telaşlı seslere koşturan ayak sesleri karışmıştı. Zümra'nın odasına geldiğinde genç kadının koluna  girmiş Cemre ile heyecanla yerinde duramayan Ceylan'ın arkasından çıktığını görmüştü.

Beti benzi atmış, kesik nefesler alan  Zümra yüzü acıyla kasılmış halde güçlükle yürürken Ceylan merdivenin başında  eve giren abilerini gördü önce. Aralarında seçtiği Mirza'ya heyecanla seslenmisti.

" Abi ! Mirza abi ! Yengemin suyu geldi."

Mirza  donup kalmıştı. Melek o zaman anladı Zümra'nın  eteğindeki ve yürürken arkasında zemine damlayan suyun nedenini

" Ne ?" demişti  Mirza.

" Yengemin suyu geldi. Doğuracak."

Mirza  merdivenin başına gelen karısını görmüştü. Bakar  bakmaz kız kardeşinin müjdesini idrak ederek uçarcasına basamakları çıkmıştı.

" Zümra'm doğru mu ? Geliyorlar mı ?"

Zümra kafasını sallarken gülümsemeye çalıştı ama bastıran sancıyla kasılıp çığlık atmıştı. Cemre onun yerine yanıtladı.

" Doğum başladı. Soru  sormayı  bırak  da yardım et Mirza. Hastaneye gidelim hemen."

" Ta..tamam. Gidelim. Hemen gidelim."

Zümra'yı kucakladığı gibi hızla merdivenden inmişti. Cemre gülerek ona yetişmeye çalışıyordu.

" Yavaş ol. Yuvarlanmayın merdivenden."

Mirza  onu duymuyordu bile. Kapıya giderken telaşla bağırıyordu. " Çekil, çekil çekil. Açın  yolu. Karım doğruyor."

Herkes hızla kenara çekilip yol vermiş, Mirza geçince heyecanla peşine takılmışlardı .

" Çanta..çantayı alın. Zümra hastane için hazırlamıştı. Buraya getirdi ne olur  olmaz diye. Odada dolapta olacaktı. Kırmızı bir valiz."

Mirza  çıkmıştı evden. Melek kimsenin odaya geri dönmediğini görünce ihalenin kendine kaldığını anlamıştı. Odaya gidip Mirza'nın tarifine göre dolapta aradığı kırmızı valizi bulmuş ve aşağı inmişti. Konağın önüne çıkınca bütün arabaların gitmiş olduğunu gördü. Elinde valizle tek başına kapıda kalakalmıştı.

Ne  yapacağını düşünürken avluya çıkan  sultan hanımı görmüştü. " Sultan hanım ?"

" Buyrun gelin ağam."

" Benim taksi çağırmam lazım da. Numarasını biliyor olabilir misiniz?"

Kadın şaşırmış şekilde kıza bakmıştı. " Neden ki gelin ağam?"

" Heyecanla çıkıp gitti herkes bebeklerin çantasıyla ben burada kaldım da. Taksiye binip yetiştireyim diye sordum."

" Aa hay Allah. Heyecan nelere sebep oluyor.  Siz merak etmeyin. Taksiye ihtiyaç yok. Salih efendi sizi götürür hastaneye. Ben haber edeyim. Bahçede  olacaktı."

" Teşekkür ederim."

Melek ruhu, kalbi ve bedeni pili tüketmiş halde koltuğa ilişmişti. Babasıyla çekip gidecekken hastaneye gidiyordu. Hayat cidden planlarınıza nanik yaparak ilerliyordu. Melek bebekler doğunca görüp baba evine gitmeye karar verdi. Belki de çantayı hemşireye verip, hiç görmeden  giderdi. Sonra bir  ara görür telafi ederdi. Kimsenin yüzünü göresi yoktu.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin