Bölüm 17: Zamk mübarek

9.7K 484 39
                                    

Gülizar sultan gece uyumaya gitmeden önce gayet neşeli olan Melek'in kahvaltı masasındaki solgun yüzünü ve hayaliyle didikleyip durduğu yiyeceklerden gene kuş kadar yediğini fark edince endişelenmişti.

" Melek ?"

Kızın tabağından kaldırıp kendine  baktığı gözlerindeki derin hüzünü ve ayaz gibi üşüten yalnız, kırgın ifadeyi görünce içi  cız  etti.

" Efendim Gülizar sultan?"

" Neyin var buke ? Hasta mısın yoksa ? Yüzün pek solgun, iştahın da yok."

Gülizar sultan kızı yıpratan ve dipsiz, karanlık  kuyu gibi derin üzüntü ve umutsuzluğa sebebin torunu olduğunu biliyordu ama  bilmezden gelip, kızı konuşmaya hazır olmadığı konudan sorularla iyice üzmek de istemiyordu.

" Yok hasta değilim. Dün ziyarete gelen kadınları düşünüyordum da. Anlattıkları aklıma  geldi. Ona canım sıkkın biraz."

" Hepsi birbirinden dertlidir. Kimi gelin, kimi ana, kimi az büyüsün ikisini de olacak belki ama hepsi kadın. Kadınlığın ateşten gömlek olduğu toprakların bağrına doğmuşlar, bağrına ölecekler. Dinlerken zor, hatırlayınca iyicene meşakkatli dayanması değil mi ?"

Melek iç geçirdi. " Evet. Bazen aklıma geliyor. Iki kişi var. Biri erkek, biri kadın. Neden hep erkek karar veriyor? Sevmek de erkeğin kararı dövmek de. Yaşatmak da öldürmek de. Çocuk bile erkek kararı. Kimse sormuyor kadına sen ister misin bu adamı? Evlenmek ister misin ? Hazır mısın ana olmaya, var  mı  sevdiğin, razı mısın evli adamın karısının üstüne varmaya. Belki okumak isteyecek kız. Çalışmak  isteyecek belki. Kendi param olsun isteyecek. Ne bileyim öldürülmeden boşanmak isteyecek belki ama sanki kadın yok. Hiç olmamış. Adı  konmuş ama sonra yok olmuş da kimse üzülmemiş, hatırlamamış onu. Elinden tutamı  olmamış ana tabutunu taşıyanı çokmuş. Say say bitmiyor Gülizar anne. Bu kadar çaresizlik canını yakıyor  insanın. Keşke  yardım edebilse insan, el uzatabilse."

" Ah benim kalbi adıyla müstesna kızım. Üzmemeye çalış kendini. Toptan  değişmez bu bozuk düzen ama gene de düzelecek bozuk şeylere el atılır güç yettiğince. Onun için dinliyoruz, dertleşiyoruz ya geldiklerinde. Öğrenelim de merhem olalım olabildiğince diye. Biz ölünce de sen, senin gibi genç gelin ağalar devam edecek kol kanat germeye. Sen tam  layığıyla  bir gelinaga olacaksın Melek. Yüreğinle  yapıyorsun  herşeyi çünkü. "

Melek eline okşar gibi eliyle patpatlayan kadına gülümsedi.

" Inşallah ama  balık vermek yerine tutmayı öğret diye bir hikaye var. Işte ben balığı kendileri tutsun istiyorum o kadınların. Kimsenin eline bakmasınlar istiyorum."

Ne güzel  tam derin mevzulu çok güzel hisleri ve düşüncelerini paylaştıkları derinlikli bir sohbet ediyorlardı derken neşeli bir ses ve enerjik bir adet Reha Karahan bahçeye yaptığı gürültülü ve neşeli girişiyle sohbeti  bölmüştü.

"Benim müstakbel  jimom seviyor beni desenize. Biliyordum ama ya. Ben sevilmeyecek adam mıyım? "

Gülizar sultan ve Melek beklenmedik anda gelen Reha ve ardından yürüyen Zümra'yı görünce şaşırmışlardı. Reha her zamanki gayet rahat ve samimi haliyle babannesinin yanına gitmişti ilk.

" Gülizar sultanım nasıl özlemişim seni." deyip, kadının elini öpmeye davrandı.

" Ne işin var senin burda ?"

Reha elini öptüğü kadına gülümsedi." Aşkolsun sultanım. Seni, yengemi özleyip gelmişiz.  Burası da bizim evimiz değil mi ?"

" De haydee eviymiş. Uğradığınız mı var ?"

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin