Gülizar sultan gece uyumaya gitmeden önce gayet neşeli olan Melek'in kahvaltı masasındaki solgun yüzünü ve hayaliyle didikleyip durduğu yiyeceklerden gene kuş kadar yediğini fark edince endişelenmişti.
" Melek ?"
Kızın tabağından kaldırıp kendine baktığı gözlerindeki derin hüzünü ve ayaz gibi üşüten yalnız, kırgın ifadeyi görünce içi cız etti.
" Efendim Gülizar sultan?"
" Neyin var buke ? Hasta mısın yoksa ? Yüzün pek solgun, iştahın da yok."
Gülizar sultan kızı yıpratan ve dipsiz, karanlık kuyu gibi derin üzüntü ve umutsuzluğa sebebin torunu olduğunu biliyordu ama bilmezden gelip, kızı konuşmaya hazır olmadığı konudan sorularla iyice üzmek de istemiyordu.
" Yok hasta değilim. Dün ziyarete gelen kadınları düşünüyordum da. Anlattıkları aklıma geldi. Ona canım sıkkın biraz."
" Hepsi birbirinden dertlidir. Kimi gelin, kimi ana, kimi az büyüsün ikisini de olacak belki ama hepsi kadın. Kadınlığın ateşten gömlek olduğu toprakların bağrına doğmuşlar, bağrına ölecekler. Dinlerken zor, hatırlayınca iyicene meşakkatli dayanması değil mi ?"
Melek iç geçirdi. " Evet. Bazen aklıma geliyor. Iki kişi var. Biri erkek, biri kadın. Neden hep erkek karar veriyor? Sevmek de erkeğin kararı dövmek de. Yaşatmak da öldürmek de. Çocuk bile erkek kararı. Kimse sormuyor kadına sen ister misin bu adamı? Evlenmek ister misin ? Hazır mısın ana olmaya, var mı sevdiğin, razı mısın evli adamın karısının üstüne varmaya. Belki okumak isteyecek kız. Çalışmak isteyecek belki. Kendi param olsun isteyecek. Ne bileyim öldürülmeden boşanmak isteyecek belki ama sanki kadın yok. Hiç olmamış. Adı konmuş ama sonra yok olmuş da kimse üzülmemiş, hatırlamamış onu. Elinden tutamı olmamış ana tabutunu taşıyanı çokmuş. Say say bitmiyor Gülizar anne. Bu kadar çaresizlik canını yakıyor insanın. Keşke yardım edebilse insan, el uzatabilse."
" Ah benim kalbi adıyla müstesna kızım. Üzmemeye çalış kendini. Toptan değişmez bu bozuk düzen ama gene de düzelecek bozuk şeylere el atılır güç yettiğince. Onun için dinliyoruz, dertleşiyoruz ya geldiklerinde. Öğrenelim de merhem olalım olabildiğince diye. Biz ölünce de sen, senin gibi genç gelin ağalar devam edecek kol kanat germeye. Sen tam layığıyla bir gelinaga olacaksın Melek. Yüreğinle yapıyorsun herşeyi çünkü. "
Melek eline okşar gibi eliyle patpatlayan kadına gülümsedi.
" Inşallah ama balık vermek yerine tutmayı öğret diye bir hikaye var. Işte ben balığı kendileri tutsun istiyorum o kadınların. Kimsenin eline bakmasınlar istiyorum."
Ne güzel tam derin mevzulu çok güzel hisleri ve düşüncelerini paylaştıkları derinlikli bir sohbet ediyorlardı derken neşeli bir ses ve enerjik bir adet Reha Karahan bahçeye yaptığı gürültülü ve neşeli girişiyle sohbeti bölmüştü.
"Benim müstakbel jimom seviyor beni desenize. Biliyordum ama ya. Ben sevilmeyecek adam mıyım? "
Gülizar sultan ve Melek beklenmedik anda gelen Reha ve ardından yürüyen Zümra'yı görünce şaşırmışlardı. Reha her zamanki gayet rahat ve samimi haliyle babannesinin yanına gitmişti ilk.
" Gülizar sultanım nasıl özlemişim seni." deyip, kadının elini öpmeye davrandı.
" Ne işin var senin burda ?"
Reha elini öptüğü kadına gülümsedi." Aşkolsun sultanım. Seni, yengemi özleyip gelmişiz. Burası da bizim evimiz değil mi ?"
" De haydee eviymiş. Uğradığınız mı var ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...