" Abi! Abi nolur bir şey yap. Vallahi yere düşürecekler. Atıp atıp tutmasınlar. Söyle şunlara. "
Serkan avluda yığılı yanan meşe odunlarının alevleri etrafında toplaşıp, sevinç nidaları arasında Reha'yı havaya atıp atıp tutan arkadaşlarına bakıp, vesvese yapan kız kardeşine gülerek bakmıştı.
" Bir şey olmaz. Rahat ol."
Bahar yeniden yukarı fırlatılan nişanlısına bakarken yüzüne kırmızı kadifeden bindallısının tonuyla kapışacak kadar parlak kırmızılık yayılarak cırlamıştı.
" Un çuvalı gibi atıp tutuyorlarken nasıl sakin olayım ? Düşürüp bir yerini kıracaklar. Lütfen müdahale eder misin şu sarhoşlara."
Serkan kızkardeşinin her zamanki gibi pimpirikli karakteri yüzünden abarttığını düşünse de inatlaşmak istememişti.
" Tamam ben konuşurum onlarla."
Elbette gidip de uyaracak veya atar yapıp keyiflerini kaçıracak değildi ama sırf Bahar bu özel gecesinde üzülmesin diye konuşuyormuş gibi yapacaktı. Asker uğurlaması yapar gibi hep bir ağızdan " en büyük damat bizim damat " diye tezahürat edip, ıslıklar çalarak Reha'yı top gibi atıp tutan grubu gülerek izleyen Kürşat, Yavuz ve Mirza'nın yanına gelip usulen dikilmişti. Göz ucuyla arkasına bakınca Bahar'ın full kapasite dikkatle ve endişeyle bir şey yapmasını beklediğini gördü. Çocuk gibi haşlamak veya dikte etmek istemediği için başka yol gelmişti aklına. Kendine en yakın duran delikanlıya seslenmişti.
" Ömer hadi damadı hazırlayın. Kına gelecekmiş."
Ömer kafasını sallayıp, arkadaşlarına seslenmişti .
" Hişt oğlum kına geliyormuş. Indirin yere."
Reha'yı atıp tutan arkadaşları yere indirip, getirilen takım elbiseyi aralarına alıp giydirmeye başlamışlardı. Nişanlısının güvende olduğunu gören Bahar rahat bir nefes almıştı.
Serkan'ın durumu kurtarmak için uydurduğu yalan kulaktan kulağa yayılınca gariban Mizgin telaşla kızlara seslenip daha hazır edilmemiş kınayı getirmelerini istemişti. Kınayı gelin ve damada yakmaları için hazırlayacak kadınların masasına koşturup, içeriye çağırınca daha erken olduğunu düşünen kadınlar saati şaşırdıklarını sanıp telaşla kalkmış, küçük salona gitmişler ve kınayı hazırlamaya koyulmuşlardı.
Dila Sultan inceden inceye planladığı kına gecesinin gidişatı bir anda vites değiştirince önce şaşırmıştı. Mizgin yanına gelip de kulağına doğru eğilmiş ve haberi vermişti.
" Kına hazır olmak üzeredir. Gelini içeri götürüp hazırlayalım mı?"
Dila sultan yanlış duyduğunu sanıp, Mizgin'in yüzüne bakmıştı.
" Daha vakti gelmedi ki. Neden kınayı hazır ettiniz hemen ?"
Dila Sultan ayaklanıp iç salona gitmişti. Kına tepsisine mumları dizen kadınları, kına eldivenlerini ve mendilleri getirmiş, gelin avluya gudecekken eşlik edecek giyinmiş kuşanmış arkadaşlarına pay eden Berivan ve Julide'yi görünce irkilmişti. Ceylan hevesle içeri girip, annesinin yanından geçerek mendilini ve mum dikilmiş tabaklardan birini almak için seğirtip gitmişti. Peşinden odaya giren Zümra kayınvalidesinin yanına gelmişti.
" Anne ? Kına şimdi mi yakılacak? Babannem apar topar gönderdi de bizi."
Dila Sultan şaşırmış halde cevap bekleyen Zümra'ya ve yanlarına çekingen bir tavırla gelmiş Melek'e bakmıştı.
" Öyle olmuş."
" Daha erken değil mi ? Davetliler anca geliyor."
" Ne bileyim Zümra. Kınayı hazırlamışlar baksana. Ben de anlamadım ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...