Bölüm 68: Değmeyin feryadıma figanıma değmeyin

5.9K 346 99
                                    

" Değmeyin feryadıma
Figanıma değmeyin.
Eğer sevmek bu demekse
Vazgeçtim beni sevmeyin."

Melek uyanınca başka bir boyuta ışınlandığına emin olmuştu. Gece ayaklarını yerden kesen, kulağına güzel sözler fısıldayıp ruhunu ve kalbini ateşe veren adam rüyasında var olmuş gibi geliyordu. Tek başına uyandığı odada Yavuz'u bulamayıp, banyoya bakmıştı. Orada da bulamayınca erken kalktığını düşünerek kahvaltıya inmek için hazırlanmıştı. Elbisesini giyerken bol gelen kıyafetin dar gelmeye başladığını fark ederek iç geçirmiş, aynada küçük bir çıkıntı halinde kendini belli eden göbeğini okşamıştı.

" Şimdiden böyleysem sen gelene kadar bir dünya olacağım annecim ya."

Anında şikayet eder gibi konuştuğuna pişman olarak gülümsemişti." Olsun. Hiç önemli değil. Sen sağlıklı ol da ben balina kadar bile olsam gıkım çıkmayacak."

Keyfi yerine gelirken kulağına zılgıt sesleri çalınınca irkilmişti. Çarşaf teslim edilmişti anlaşılan. Bahar gibi bir kızın böylesine utandırıcı bir geleneği kabul etmesine bir daha şaşırmıştı. Fazlasıyla başına buyruk birine benziyordu oysa ki.

Gerçi ne kadar tanıyordu ki
Bahar'ı ? Tanımak istediğine emin değildi. Onunla iyi bir başlangıç yapmadıkları gibi aynı Ceylan'daki düşmanca, kin dolu tavrı açıkça hissediyordu Melek. Aynı çatı altında kendine tilt olan ikinci biriyle daha mecburen yaşamak zorundaydı. Reha'nın hatırına elinden geldiğince iyi davranacağına dair aldığı kararı kendine yine telkin ederek kahvaltıya katılmak için aşağı inmişti Melek.

Aşağı inerken bir ihtimal kocasını bulabileceğini düşündüğü çalışma odasına göz atmıştı. Orda da yoktu Yavuz. Içerisinin darmadağın haline irkilmişti. Sanki birisi talan etmiş gibi karmakarışıktı.

Melek içinde tuhaf bir hisle salona indiğinde baştan aşağı beyazlar içindeki eltisini fark etmişti önce. Bahar mutluluktan parlayan gözler, yanaklarına vuran tatlı bir pembelikle artık hayat arkadaşı olmuş Reha'nın yanında masada keyifle kurulmuştu. Melek eltisinin kahvaltıya gelen kişiye merakla çevrilen bakışları kendini bulunca ve soğuk, mesafeli bir ifade gelip yerleşince, ona bakmadan Reha'ya bakmıştı. Reha karısına inat samimi ve sıcak gülüşüyle hemen Reha'lığını yapmıştı.

" Oo günaydın yengem. Yeğenim nasıl bakalım ? Uyuyor mu yoksa uyanık mı?"

Reha her zamanki gibi davranıyordu. Melek'i kızkardeşi gibi çok seviyordu ve aralarındaki samimiyeti sırf Bahar rahatsız olur diye bitirmeye niyeti yoktu. Bahar da görüp alışacaktı bu duruma. Kaldı ki tuhaf veya yanlış bir şey de yoktu.

" Uyuyor bence şu anda." demişti Melek aynı samimi ve sıcak tavırla.

" Ohoo bu da iyice uykucu çıktı ya. Hiç kuzenlerine çekmemiş."

Zümra çayından bir yudum alırken atılmıştı. " Aman aman çekmesin. Ikisi tazmanya canavarı gibi şimdiden iflâhımızı kesti. Bari Melek'inki sakin olsun da rahat etsin." deyince gülmüşlerdi.

Melek masada da olmayan kocasını merak ederek gözlerini etrafta dolandırırken sormaya cesaret edemiyordu. Kocasını ailesine soran salak bir kadın gibi davranmak istemiyordu ama Yavuz'un gelmediği her dakika merakı iyiden iyiye artıyordu.

" Yavuz'la Mirza nerdedir ?"

Galip ağa onun yerine sorunca kafasını kaldırmıştı. Kendine ve Zümra'ya merakla bakan kayınpederine ne diyeceğini bilemeden bakarken Mirza'nın sesi kapıdan gelmişti.

" Günaydın."

Geç kaldığı için hemen karısının yanına geçerken, Melek onun peşinden salona giren Yavuz'u görünce yüreği merdaneli makinada gibi sıkışmıştı. Geceki Yavuz sanki buharlaşıp gitmiş, kapıdan asık suratlı buz kitlesi gibi bir adam girmişti. Kimsenin yüzüne bakmadan sert adımlarla masaya gelişini izleyen Melek kocasının yanındaki sandalyeyi patlamasına ramak kalmış bir öfke ile ölümcül ciddiyete bürünmüş yüz ifadesi ile parçalamak ister gibi çektiğini görünce, huzursuzluğu tahta kurusu gibi içini kemirmeye başlamıştı.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin