Bölüm 113: Şaşı veya katarakt ve kesinlikle astimat

5.4K 314 49
                                    

Taze pişmiş hamur işi kadar evcimen sıcaklık ve mutluluk veren başka kokuları sayın deseler liste muhtemelen uzar giderdi. Çoğunluğu koku ve tat hafızamızı duygusal bir nedene bağlaması, unutulamayan bir anı, gülümseten bir geçmiş gün, çok sevdiğimiz kıymetlimiz olan biriyle bağdaştıdığı içindi.

Yavuz dinlenmiş ve enerjisi tamamen yenilenmiş bir şekilde uyandığında bütün gece bedenine yapışarak üzerinde çeşitli açılarda yayılan minik bedeni görmek istemişti. Gülümseyerek kafasını sağ tarafa çevirmişti. Karan da minik tavşanından geri kalmayıp, üzerinde adeta tepişmişti. Bera ne zaman kıpırdansa Karan uykusunda hissederek küçük çocuğa yapışıyordu. Sonuç siyam ikizi gibi yapışık iki ufaklık yatak, yastık yerine onu kullanmışlardı. Karnaval alanı ve sirkteki akrobasi takımının şov meydanı karışımı bir tür aksiyonla dolu bir gece geçirmesine rağmen Yavuz yine de hiç olmadığı kadar dinlenmiş ve mutlu olmuş şekilde uyanmıştı. Koskoca yatakta tek başına olsa da.

Doğrulup otururken alt kattan gelen çatal bıçak seslerine gülümsemişti. Ufaklıkların sabah sabah energizer tavşanı gibi muazzam bir enerjiyle çene çalmalarını işitmek ve kıkırtılarını dinlemek dünyanın en güzel melodisi olmalıydı. Ta ki karısının sesini duyana dek.

" Çeneniz vırvırvır konuşmaya Yaramasın, tabağınızdakileri  yemek  için de kullanın.  Okul saati geliyor ama daha kahvaltınıza başlamadınız bile. Geldiğimde bitmiş olsun o tabaktakiler. Sütünüz de. Duydunuz mu beni ?"

" Sen de başyamadın kahvaytıya ama anne. Hani yemek bitmeden masadan kaykmak yoktu ? Neyeye gidiyoysun acaba öğyenebiliymiyiz ?"

" Babanız olacak uykucuyu kaldırmaya. Hadi lafa tutmayın beni. "

Yavuz liseli ergen oğlanlar gibi hızlanan kalbine şaşırarak hemen yataktan kalkmıştı ama ergen oğlanların çarpıldıkları kişiyi görecek olmaktan dolayı tavana çıkan hormonları ve tımarhane kaçkını gibi atan kalbi tek payına düşen değildi anlaşılan. Kendini bile şaşırtacak kadar heyecanlanarak sakarlaşma emaresini de göstermeye karar vermişti bedeni. Yatağın ayağına çarpmış, acıyla çarpan yerine dokunayım derken dengesini yitirmişti. Ergenlikte gelişmeye tam gaz veren bedenler eşit oranda hızla ilerleme göstermeyebilir, bazı uzuvlar diğerlerine nazaran daha hızlı büyüdüğü için vücutta bir orantısızlık oluşurdu.

Yetişkinliğe adım atmaya başlayan ederken çocuksu hatlarına veda eder, yetişkin erkek vücudunun orantılarına ve gelişkinliğine ise bir anda tam olarak ulaşamayıp, taksit taksit ilerleme gösterirdi. Sonuç, çocuk ile  adam arası, yarısı tophane yarısı şişhane bir kombine dönerdiniz. Yüz hala çocuksu tombulluğunu ve yumuşak hatlarını korurken tek tük çıkan sakallar, belirgin hale gelmeye başlamış adem elması, terleyen bıyıklar ve tazecik, pürüzsüz bebek cildini süsleyen sivilceler bu acınaklı kombinin en tipik görüntüsüydü. Ses kalınlaşıp, çatallaşır, hormonlar delirmeye başlar, güney bölgeniz tüm idareyi beyninizden devralırdı.

Yavuz kendi payına orantısız olarak büyüyen yerinin koca kafası olduğuna karar vermişti. Zira bedenine ağır geliyor gibi dengesini kaybedip durmasına neden olmasının başka açıklaması olamazdı. Merdivenlerden gelen topuklu sesini duyunca kolbastı oynayan devekuşu gibi sektiğini görmesin diye acıyan ayağını bırakıp doğrulmaya çalışmıştı ama karısının çiçeksi kokusu yumruk indirince ikinci kez sendelemişti.

 Hızlı doğrulduğu ve kafasını da hızla kaldırdığı için başı döner gibi olmuştu. Sonuç olarak yatağın ayak ucunda duran ottoman sedirin ahşap ayağına çarparak neredeyse yerdeki oval, uzun tüylü halının üstüne motif olacak gibi yapışmasına ramak kalmıştı. Kapının açıldığını duyduğu an, kendini banyoya atarak suyu açmıştı.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin