Şişman kadın şarkı söylemeden perde kapanmaz...
****
Pıtır pıtır seslerin aceleci adımlarla teneke kaplı çatıda koşturan telaşlı minik fareler gibi çıkardıkları sesleri dinlerken kendisinin de kapana yakalanmış bir fareden farksız olmadığını düşünerek neredeyse kahkahalara boğulacaktı.
Gecesinin gündüze karıştığı sahile vuran yosunlar gibi yapış yapış nemli, sıcak havada kokan ölü balıklar gibi mide bulandırıcı bir kokuyla dolu basık ve loş odada daha ne kadar tutulacağını merak ediyordu. Penceresiz, her daim karanlık olan odanın çok da küçük olmadığını seziyordu. Fazla eşya olmadığını da kendine geldikten sonra ilk kez dolanıp da panikle çıkacak bir kapı veya pencere ararken fark etmişti. Köşedeki kare şeklinde duvara dayalı plastik masa ve bir bacağı kırık tahta tabure haricinde herhangi bir eşyaya karanlıkta çarpmadığı için boş sayılabilecek oldukça kocaman bir odada tutulduğunu anlamıştı. Muhtemelen bodrum katındaydı.
Filmlerde gördüğü türden bir olayın kendi başına gelmiş olması ailesinin kim olduğu düşünülünce normal, buna rağmen kendisi böyle bir deneyimi yaşadığı için hala inanılmaz geliyordu. Günde bir defa açlığını ancak bastıran bir parça ekmek ve su getiren adamlardan birisi kendisini uyudu sanarak kapıyı açmış, işini bitirmesini bekleyen diğer adamla konuşurken duymuştu. Koz olsun diye kaçırılmıştı. Abilerine mesaj vermek için apar topar evine baskın yapıp, alıp getirmişlerdi.
Abileri... umurlarında mıydı ki ? Öğrenmiş olmalıydılar. Hâlâ gelip kurtaran yoktu. Kendini kaçıran ruh hastası her kimse abilerinden fidye mi istemişti ? Belki de ona karşılık bir şey yapmalarını, bir şeyden vazgeçmelerini istemişti. Nedenini tahmin edemiyordu. Belki ailevi bir sebepti. Belki işlerle ilgiliydi. Onunki gibi bir aile söz konusu ise tehlikeli ve karanlık amaçları, işleri ve bağlantıları olan hasım da çoktu, rakip de. Tabi düşman kimse meydan okuması, onu kaçırması deli cesareti, hatta aptalca bir hamleydi. Karahan'ları kızdırmak mezarını kazmaktı. Bu durumda her kimse hem başına geleceklerden korkmayacak hem de inadına kışkırtacak kadar güçlü ve tehlikeli biriydi
Ceylan yine de haline şükrediyordu. Başka bir aileden olsa kaçırıldıktan sonra başına bambaşka şeyler de gelebilirdi. Tek başına ne kadar karşı koyabilirdi ki. İlk kendine geldiği gün midesinde tuhaf bir burulma hissi ile bilinci açılırken teninin üstünde örümcekler geziniyor gibi ürperti ile dolarak korkuyla sıçramıştı. Alt beyni tehlike algılayarak algılarını alarma geçirirken midesini bulandıran hisler bıçakla kesilir gibi aniden bitmiş, sert ve derinden gelen bir ses azarlar gibi konuşmuştu.
"Ya öleceğim, ya gebereceğim diyorsan devam et gerizekalı."
Yılışık ve lakayt denebilecek kadar irrite edici ikinci sesin yakalandığı için kapıldığı teması örtmeye çalışan şakacı tonunu duymuştu
" Bir şey yaptığım yoktu. Hem kimsenin ruhu duymaz ki. Yani yapacağımdan değil de.."
"Aynen böyle dersin sonra."
"Kime ?"
Aptal mısın der gibi göz devirmişti tok sesin sahibi iri yarı, soğuk yüz ifadeli adam.
"Patrona. Tabi önce seni Şeytanın ta kendisi bulmazsa."
Az önceki yılışık ses tonundan eser kalmayan adam kekelemişti.
"Şe-şeytan derken.."
"Diablo."
Ceylan ikinci adamın gerisin geriye adeta sıçradığını uyuşukluğu geçmeye zihni ve netlik kazanan görüş acısıyla yakalar gibi olmuştu. " Diablo..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...