Istanbul yağmurlu bir sabaha uyanmıştı. Melek cama vuran damlaların sesiyle gülümseyerek gözlerini açtığında kendine bakan siyahları gördü. Zihnine gecenin cüretkar anları gelerek kızarmıştı.
" Günaydın." dedi usulca.
Karşılığı dudaklarında hissettiği baskı ile başlayan yavaş bir öpücük olmuştu. Yavuz hiç acele etmeden uzun bir öpücükle karısının nefesini kesmişti sabah sabah. O da yetmiyormuş gibi öperken usulca yanağına temas eden baş parmağı dudağının kenarını okşayarak kızın yeni yeni başına gelen aklını kovalamıştı.
" Günaydın kızılım." demişti yumuşak bir fısıltıyla.
Melek bir an rüyası devam ediyor sandı. Yavuz ilk defa böyle farklı bakıyordu. Hemen kalkıp gitmek yerine yanında yatmaya devam eden adama bakarken heyecan ve mutluluktan aklını yitirmekten korktu.
" Ne zaman uyandın?"
Aklına ilk gelen soruyu sormuştu. Kalbinin siyah gözlü adama kaçıp gitmek için kıyasıya parçalayıp çıkmak istediği göğüs kafesine açtığı savaş ilk dakikalardan kızı öldürmeye yeminli gibi varlığını çalkalamaya başlamıştı.
" Bilmem oluyor baya. Gün yeni ağarıyordu. Beni dün gece uyandırdığn gibi uyandırsam mı diye baya bir düşündüm. Tam kararımı vermiştim ki sen uyandın. "
Melek konuyu normal sulara çekmezse heyecandan öleceğine hükmetti. Hormonları hamilelik boyunca kocasının suç ortağı olmaya kararını vermişti anlaşılan yoksa sabah sabah bedenini esir alan şehvetin depara geçmesinin başka açıklaması yoktu.
" Saat kaç oldu?"
" Onbir. "
" Ciddi misin ? " deyip doğrulmuştu. " Berrin uyanmıştır çoktan."
" Evde değil Berrin. Işe gitti. Panik yapma kızıl."
" Işe mi ?"
" Evet. "
" Eray uyanmıştır."
" Sabah beraber çıktılar. Yoklama alacağın kimse kalmadı kızıl. Gel buraya."
" Banyo! Banyoya gitmeliyim."
Melek kaçarcasına banyoya gitmişti. Yavuz'un güldüğünü duydu.
" Gündüz neden utanıyorsun benden sen Melek. Gece üstüme çıkıp beni yoldan çıkaran kadına uyuyunca noluyor merak ediyorum."
" Yedi yirmidört tavşan gibi sevişemeyiz değil mi Yavuz ?"
Melek işlerini halledip yüzünü kurularken arkasından bedenini saran güçlü kolları hissederek ufak bir çığlık atmıştı.
" Ne diyordun kızıl?" deyip Yavuz ensesinde dilini gezdirmeye başlamıştı.
" Kahvaltı.. kahvaltı edelim diyorum."
" Hımmm ben ediyorum zaten. "
" Tanrım....normal kahvaltı diyorum Yavuz."
Melek kollarının arasından sıyrılmayı denese de başarılı olamamıştı. Kocasının dudakları ensesinden boynuna kayarken, tek eli göğsünü bulmuştu bile. Melek nefesi hızlanarak sırtını Yavuz'un göğüs kafesine yaslayıp, dudaklarının ve parmaklarının akortuyla çıldıran arzusunun tangosuna kapılmış ve kendini tamamen kocasına bırakmıştı.
" Çok sıcak...hala çok darsın kızıl."
Melek iç çamaşırının alt parçasının yerini alan güçlü parmakların onu zıvanadan çıkarttığını keşfettiği noktalara yaptığı dokunuş ve baskıyla kocasının talep ettiği erişim alanını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Roman d'amour"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...