Bir saniye bile susmuyordu zihni. Uyku firar edeli kaç zaman geçmişti bilmiyordu esmer adam. Zaman mefhumu birbirine girmişti. Allak bullak olan zihni, darmaduman olmuş ruhu ve paramparça olmuş yüreğine eş değer bölük pörçüklükte geçen her saniye Yavuz nefes almak için bile mola vermiyordu.
Ona inat gizli saklı tutulanların peşindeydi. Dört bir yana en güvendiği adamlarını salmış, kızıldan bir iz bulmalarını beklerken, Agit ağa ve Melek'in ailesindeki herkesin peşine gizliden adam salmış, sıkı takipte tutuyordu. Aynı şekilde Istanbul'da Berrin, tatile gitmiş Eray ve Serpil Aslan da yakın takipteydi. Kızıl'la en ufak irtibatlarını öğrenir öğrenmez harekete geçmek için aportta bekliyordu Yavuz.
Öte yandan içindeki cehenneminin ana yakıtı okan ismi ve cismi belirsiz piç kurusu ve mesaj yazdığı kız kimse kimliğini öğrenmek için seferber olmuştu. Telefon konakta bulunmuştu. Melek değilse kime aitti ? Öğrenecekti elbet. Kimse kaçarı yoktu.
" Konuşun !"
Zümra konakta top güllesi gibi patlayan sesi duyduğunda merdivenden neredeyse yuvarlanacak kadar korkmuştu. Bir kaç basamak altta yaprak gibi titreyen Ceylan'ın bembeyaz bir suratla dikildiğini görmüştü.
" Bana bakın. Sabrımı sınıyorsunuz ama yapmayın. Konuşun. Hemen !" diye gazap yağdıran Yavuz'un sesiyle ensesindeki tüyler diken diken olmuştu.
" Yavuz mu o bağıran?"
Zümra kafası karışarak yanına gelen kocasına korkuyla bakmıştı.
" Evet."
" Kime bağırıyor canını alacak gibi ?"
Zümra cevap veremeden avlu tarafından gelen Reha ile odasından kopan kıyamete çıkan Dila Sultan merdivenlerden çıkarak salonun kapısına, Ceylan'ın yanına gelmişlerdi.
" Aa eniştem mi o bağıran ?"
Zümra hala dangalaklık yapmakta inat eden Bahar'a kınayan gözlerle bakarken onun tepkisinin farkına varmayan, kocasının beğenisini kazanmak için giyinip süslenmiş Bahar soğuk nazarları duyduğu cümle üzerine sinire bulanan Reha'nın sabır çekercesine iç geçirip, kafasını çevirdiğini görünce gafını anlamıştı.
" Kime bağırıyor ki Yavuz abim böyle?" deyip düzeltmeye çalışsa da Reha ilk söylediğinin gerçek düşüncesi, sonrakinin ise uyduruktan bir kıvırma çabası olduğunu adı gibi bildiğinden hakir gören bir ifade ile karısına tahammülü kalmamış gibi gözlerini devirmişti.
" Ya söylersiniz ya da ben söyletmeyi bilirim. Kimin o telefon?"
Dila Sultan kapıyı açınca gizem de çözülmüştü. Sorgu celladı gibi dikilen Yavuz karşısına Mizgin hanım da dahil konakta çalışan kızları ip gibi dizmişti. Genç ağadan normalde ödleri patlayan kızlar beyazları seçilmeyecek kadar tümden zifir karası kesilmiş gözlere, granit kaya kadar sert çehreye bakamayıp, başları eğik, her an bayılacakmış gibi duruyorlardı.
" Yavuz, noluyor burda ? Ne yapıyorsun? Neden bağırıyorsun kızlara?"
Dila Sultan oğluna kırgınlık ve küslüğünü önündeki durumun vehameti yüzünden bir kenara bırakmıştı o an.
" Daye, karışma sen."
" Karışma ne demek? Kızları hazırola dikip sorgu yargıcı gibi bağırırsan karışırım."
" Konuşsunlar o zaman. Cevap versinler bağırmayayım. Çileden çıkartıyorlar adamı."
" Sakin sakin sorarsan cevap da verirler. Ne öğrenmek istiyorsun ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...