Bölüm 48: Yüz seksen derece ters açı

9.3K 427 116
                                    

⛔⛔⛔⛔

Inanın ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu hikayeyi yazarken karanlık tarafı baskın, dominant ve saplantılı bir adamın hikayesini yazmaya karar vermiştim. Asla karakterler en doğru, en ahlaklı, en iyi şeyleri yapacak gibi amaç gütmedim. Insan naturasi karanliktir ve de aydınlık. Evet Yavuz'un saplantısı aslında Melek'tir. Hislerinin henüz farkında değil. Evet şimdi ve sonra şehvet ve tutku hissedecek Melek'e. Melek'in Yavuz'la ilgili seçimleri yanlıştır ama bu onun yanlışları. Karakterler sosyal adaleti yerine getirmek için kurgulanmadı.

Öyle olsaydı Uğultulu Tepeler'de Cathrene yüzünden Heathcliff delirip evlendiği kadına eziyet etmezdi. Kırmızı Leke'de Hester Pryce kocasını aldatmaz, Madam Bowery ihanet edip, intihar etmez, orta yaşlı adam Lolita'ya aşık olmaz, Christian Grey Anastasya ile vanilya Aşk yaşardı vs. Vs. Vs ve tüm o hikayeler yazılmamış olurdu. Her hikaye doğrularımıza ve normlarımıza uymak zorunda değil. Sadece kurgu bunlar. Bazen ters gelen, isyan ettiren ve karaktere lanet ettiren olaylarla dolu ama sonuçta bu da böyle bir hikaye.

Dereyi görmeden parçaları sıvayıp gidişat hakkında sonu istediği gibi olmazsa üzülecek ve sevinecek çok kişi var.

En zor olanı ise kimse okurken keyif almıyor gibi hissetmek. Açıkçası yayınlama hevesim kırılsa da belki kendim için devam ederim. Bilmiyorum. Üzdüysem ve gerdiysem yine de kusura bakmayın. Yavuz ve Melek'in hikayesi benim karanlık ilham perimin ürünü. Aydınlık ilham perimle daha sevilesi nice erkek karakterin olduğu adam gibi kırmadan incitmeden sevdiği diğer hikâyelerim de var. Bu hikâye ise saplantılı ve karanlık Yavuz'umun hikayesi. Hassasiyeti olanlara şimdiye dek kaldıkları için teşekkür ederim. Hikâyenin devamında hassasiyeti tetikleyecek noktalar ve içerik olmaya devam edecektir. Başka ne diyebilirim bilmiyorum.

⛔⛔⛔⛔

Melek korkunun buz gibi fethiyle titreyerek gözlerini açarken kalp krizi geçirecek kadar hızlı atıyordu nabzı. Siyah gözlü adamın dengesiz bipolar ruhunun kamçısı incecik denge ve kontrol ipinin üzerinde cambazlık yapması için varlığına acımasızca darbe vururken ne ile karşılaşacağını bilmiyordu.

Tamamen ters bir tavırla gece verdiği vaatlerin hayal ürünü olduğunu düşündürebilirdi kocası. Bir istemiyor, bir istiyordu. Bir gönderiyor ardından gitmesine izin vermeyeceğini söylüyordu. Bosanacaklarını söyleyip, kendine ait olduğunu deklare ediyordu. Başkasını bulmasını ve aşık olup mutlu olmasını istiyor, ardından tamamen ona ait olduğunu söylüyordu. Ve bütün bu hız treni silsilesi gibi gelen değişiklikleri yirmidört saatte hız rekoru kırarak yapıyordu.

Melek korkuyla yanında uyuyan adama bakarken tüm hisleri arabanın anahtarını alıp çekip gitmesini söylüyordu. Evet böyle yapmalıydı ama kıpırdandığı an boynundaki dudaklarla taş kesilmişti.

" Günaydın kızılım."

Yavuz'un boğuk sesinden duyduğu yumuşacık ve sıcak kelimeler Melek'in kalbini deli gibi hızlandırmıştı.

" Günaydın." diyebilmişti sesi titreyerek.

" Hımm bu kadar güzel kokmak zorunda mısın sen kızıl ?"

Yavuz'un boynuna gömdüğü burnunu tenine yapıştırıp, kokusunu içine çektiğini fark edince hücreleri kelebek ordusu gibi kanat çırpmaya başlamıştı.

" Güzel mi kokuyorum ?"

" Burda sonsuza dek böyle soluyabilirim seni kızıl."

Geceyle tutarlı, üstüne bu sıcak ve çekici hali kızı biraz olsun gevşetmişti.

" Açlıktan ölürüm ama."

Yavuz gülmüştü. " Ben beslerim, aç bırakmam seni. Ama önce sen beni beslemelisin."

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin