Oval mermer sehpanın cam yüzeyi geniş pencereden içeri süzülen kış güneşinin parlak ışık huzmesini yansıtarak parlarken Yavuz tek kelimesi bile aklında kalmayan dergiyi kapatarak sehpanın üzerine atmıştı. Uzun bacaklarını uzatarak gerilen kaslarını gevşetmeye çalışmıştı. Bileğindeki saate göz atarken bir saatlik seansın sonuna beş dakika kaldığını fark ederek tam karşıdaki beyaz meşe ağacından yapılma kapıya baktı. Sinek olup içerideki odaya girmek, küçük oğlu Karan'ın psikoloğuna anlattıklarını dinlemek istemişti.
Bera'nın posta koyduğu gece yüreği karısının taviz vermez, katı kararlılığı ile ezilirken oğlunun inadı ile umut çiçekleri açtırıyordu. Melek'in kendi yüzünden taş kesilen kalbi Bera için yumuşayıp, bir şans verirdi belki diye sinsice bir umuda yapışmıştı. Aklı da kalbi kadar karmakarışıkken yorgun adımları üst kattaki misafir odasına yönelmişti ama kabus görüp uyanmış Karan'ın sesi ile panikleyerek çocuğun odasına koşmuştu. Gülizar Sultanı oğlunun gözyaşlarını silip teselli etmeye çalışırken bulunca kalbi paramparça olmuştu.
" Karan.."
Küçük çocuk büyükannesinin göğsüne kapanan kafasını babasının sesini duyunca heyecanla kaldırmış, gözyaşları ile sırılsıklam olan yüzünü gören Yavuz yatağa hızla yanaşmıştı.
" Baba.."
Hıçkırıkları sesini boğarak konuşamayan çocuk babasının kollarına atılmış, kucağına alan Yavuz'a vantuz gibi yapışmıştı. Yavuz saçlarını okşayıp, öptüğü oğlunu sıkı sıkıya göğsüne bastırırken gözleriyle babaannesine rica eder gibi bakınca yaşlı kadın odadan sessizce çıkarak baba oğlu yalnız bırakmıştı. Oda kapısına uyku sersemi gelen Mirza ve Zümra odaya girmeye niyetlenince Gülizar Sultan önlerine geçmişti.
"Yavuz yanındadır. Girmeyin şimdi içeri."
Zümra içine sinmese de yaşlı kadına karşı çıkamayıp Mirza ile odalarına dönerken ayaklanarak odalarının kapısına gelmiş ikizleri görmüştü. Umut kıpırdamadan şaşkın şaşkın baksa da Ateş odadan çıkacak gibi olunca Mirza hemen engellemişti.
" Neden ayaktasınız siz hala. Hadi yatağınıza dönün."
" Karan ağlıyor ama. Yanına gidecektik biz."
Ateş aklına yatmayan ne olursa babası bile olsa fikrini söyleyip, doğru bildiğini yapmaya meyilli karakteri ile hemen itiraz edecek olmuştu.
" Amcan yanında. Size gerek yok."
"Ağlıyor. Gerek yok da ne demek."
Mirza diklenmeye kalkan oğlunun küçük dövüş horozu gibi haline gülümsemesini bastırmış, ciddi bir ifade takınmıştı.
" Yatağınıza dedim. İkiletme lafımı Ateş."
Ateş tırıs tırıs geri giderken ikizi çoktan ranzanın üstüne çıkmıştı. Ateş kapıyı kaparken söylenmesine engel olamamıştı.
" İkiletme deyip ikilemedi sanki."
Mirza gülerek yatak odasına girmiş, yatağa gitmişti. Uzanınca karısının iç geçirdiğini duyarak yüzüne bakmıştı.
" Ne oldu zümrüt gözlüm ?"
"Ateş haklı. Gidip bir baksaydık çocuğa Mirza ya."
"Yavuz yanındaymış. O halleder. Sıkma canını."
Zümra ikna olmamış gibi bakmıştı kocasına. " Onun kafası çok da yerinde ya."
" O ne demek Zümra ?"
" Şu demek. Yavuz'un kafası başka yerlerde. O yerler neresi girmek bile istemiyorum o konuya. Oğlunu görmez oldu maşallah. Karısını da."
Zümra'nın hala gerçekleri bilmediğini yeni ayırt eden Mirza karısının gitgide vites büyüten sinirini görünce uzanıp, elini tutmuştu. " Zümra.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romantizm"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...