Melek belinin yanından usulca sokulan kolları hissedince yerinden sıçramış elindeki hamur bezesini yere düşürmeden son dakikada tutmayı başarmıştı.
" Hii! Ödümü patlattın Yavuz ya. "
Kocasının tok sesi kulağına uykulu yumuşak bir melodi gibi gelirken, sıcak nefesi boynunda tatlı bir esinti gibi gezinip içini titretmişti.
" Neden uyandığımda karımın güzel bedeni yerine kollarımın arasında yastığımı bulduğumu açıkla bana kızıl. Kargalar kahvaltıya kalkmadan mutfakta ne işin var senin ?"
" Poğaça yapıyorum."
Yavuz kızı kendine çevirince Melek'in elindeki hamur bezesi aralarında preslenip, kızın hamura bulanmış elleriyle üstüne yapışmıştı.
" Kızıl sen fırıncı mısın, pastane mi işletiyorsun da bu saatte poğaça yapıyorsun? Bırak kızlar yapar ne yenecekse. Sana mı kaldı poğaça yapmak.?"
" Bana kalmadı. Yapmak istedim. Ya her yerin hamur oldu ya."
Melek kocasının sweatine bulaşan hamurlara acıklı gözlerle bakıyordu.
" Canın mı çekti? "
Melek hamurların bir kısmını eliyle almaya çalışırken cıklamıştı. " Hayır. "
" Ee ne oldu da sabahın köründe mutfağa girdin ? Rüyanda mı gördün ?"
" Daha kötü oldu böyle ya. Kıpırdama da sileyim."
Melek küçük bir havluyu ıslatıp sıkarken fırından gelen ses üzerine telaşla bezi bırakıp fırına gitmişti. Aceleyle almak isterken eldiven takmadığı için parmakları yanınca hızla elini geri çekmişti.
" Kahretsin."
Yavuz panik içinde yanına gelmişti." Yandın mı ? Elin yandı değil mi ? Ver bakayım şu eline."
" Yok yok iyiyim ben."
Yavuz onu dinlemeyip elini tutup dikkatle incelemişti.
" Kızarmış bile. Suya tutalım hemen. Ne diye eldiven takmadan elini daldırıyorsun ?"
" Pişince yanmadan alayım dedim. "
" Iyi halt yedin."
Yavuz karısının elini suya tutup arada çekip bakıyor, kızarıklığı görüp sinir olmuş halde kafasını sallayarak yeniden suyun altına sokuyordu.
" Poğaçalar yanacak."
" Sikeyim poğaçaları elin yanmış, poğaça deyip duruyorsun."
" Ama o kadar uğraştım ben onlarla. Yanarlarsa yiyemezsin ki. Hemen çıkartıvereyim."
" Melek!"
" Iki saniyede çıkartayım hemen."
Yavuz sinir olup fırına gitmiş, tepsiyi çıkardığı gibi tezgahın üzerine doğru atmıştı.
" Al çıktılar fırından değerli poğaçaların. Yanacak da yanacak. Elinden kıymetli mi ? Içlerinde hazine var sanki. Kim zıkkımlanacak da sabahın köründe soluğu mutfakta aldıysan artık . "
" Zeytin !" demişti gözleri dolan Melek.
" Anlamadım?"
" Zeytin var içlerinde. Sen seviyorsun diye sabahın köründe mutfakta aldım soluğu. Afiyet olsun."
Melek kırgın bir suratla mutfaktan çıkmıştı. Yavuz'un içine koca bir kaya oturmuştu.
" Senin çeneni sikeyim Yavuz. Iyi bok yedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...