Melek korkaklık ettiğinin farkındaydı ama kalıp yüzleşemezdi. Pişman mıydı? Kalbindeki ağırlığın ve ruhundaki daralmanın pişmanlık hissiyle alakası yoktu. Büyük laflar etmiş, Yavuz'un karşısında gururunu kurtarmak için çok büyük konuşmuştu. Aynı adamın -üstelik o adam sarhoşken kendine dokunabilen bir adamdı ve ayılınca hatırlarsa yaptığından tiksinecekti - ilk kez dokunması sıcak suya atılan toz şeker gibi iradesini erimişti. Sözlerini ona çatır çatır yedirmişti adam.
Iki seçenek vardı. Hatırlayacaktı ve ..Melek arkasını getiremedi o seçeneğin. Pişmanlık? Öfke krizi? Depresyon ? Nefret ? Tiksinti ? Belki hakaret ve burnundan getirme ? Adamla sevişmişti. Hem de öyle böyle değil. Her detay, gözüne gelen her an Melek'in elini ayağına dolaşıyor, içinde yangın,tsunami,deprem, yanardağ patlaması ve bilumum sarsıcı felaketi aynı anda hissettiriyordu. Sevişmelerinin kendine hissettirdiklerinden dolayı ne o anlarda ne de şimdi kötü hissetmemişti. Tam tersine ayakları yerden kesiliyormuş gibi harika hissediyordu. Tek derdi Yavuz'un hatırlayıp vereceği tepkiydi. Ucuz ve kötü hissettireceğini fısıldıyordu kalbi.
Ikinci seçenek ise...
" Günaydın."
Melek duyduğu tok ve boğuk sesle kalp krizi geçiriyor gibi hissetti. Kalbi göğüs kafesini gene yarmaya çalışıyordu. Yerini beğenmemiş karşısına oturan siyah gözlerin sahibine gitmek istiyordu. Bir insan sadece nabız atışına döner miydi? Melek evet cevabını haykıran bütün uzuvlarının sarsıldığını hissetti.
Masada akşamdan kalma sesler Yavuz'un sakin haline sevinerek toparlamış olduğuna kanaat getirerek rahatlamışlardı.
" Günaydın." dediler Melek hariç. O sadece kahvaltı tabağına bakıyordu ama kocasının her hareketinin farkındaydı. Aslında tek farkında olduğu kişi oydu. Diğerleri var olmamış, ikisi koca yeryüzünde kalmış gibiydi.
Gece teninde gezinen ellerinin masadaki kahvaltılıklardan aldığını görünce zihnine gene ıçindeki yangına benzin döküp körükle hava basan gecenin görüntüleri gelmişti.
" Masayı da ye istersen abi. Maşallah tabağa Everest diktin."
Reha'nın tespiti dikkatleri Yavuz'un tepeleme dolu tabağına çekmişti. Yavuz masada gülenlere katılırken Zümra kıkırdayarak sütünden içmişti.
" Hayırdır Yavuz aş ermeye mi başladın?"
" Yemesem laf yesem laf." diye güldü Yavuz.
Mirza hemen destek çıkmıştı. Kardeşinin hali içini parçalamıştı gece ve gene cehennem kaçkını haline döner diye endişeyle uyuyup tedirgin uyanmıştı. Keyifli ve rahatlamış haliyle görmek neşesini yerine getirmişti.
" Boşver sen bunları. Kaçar mı böyle kahvaltı."
Yavuz ağzına bir parça salam atarken gülümsedi." Bence siz de iyice doyurun karnınızı. Enerjiye ihtiyacınız olacak bugün."
Ceylan heyecanla abisine bakıp umutla sormuştu." Yoksa düşündüğüm şeyi mi yapacağız?"
" Evet fıstık. Aynen o düşündüğün şeyi yapacağız."
Roza merakla araya girmişti.
" Neymiş o şey? "
Rojda gülerek kızkardeşine baktı.
" Odaya kapanıp o telefonunun ekranına yapışmaktan kurtaracak birşey Roza. Buraya gelip odada takıldığın gözümden kaçtı sanma."
" Kendinize uygun aktivite yapıyorsunuz da ondan."
Ceylan heyecanla kıza açıklamaya girişmişti.
" Buraya çok yakın vadide bir yer ver. Doğa yürüyüşü filan yapılıyor. Bisiklet turuna da gidilebiliyor istersen. Çok güzel bir parkur var. Özel ekipman takıyorlar. Tutunup havada kayarak gidebiliyorsun. O parkurun sonunda bir şelale var ki görmen lazım. Şelalenin aktığı nehirde rafting filan yapılıyor. Ya da asma köprüye kadar yürüyüp gölete ulaşabiliyorsun. Gece filan kalmak mümkün Hani boyle çadır kurarsın ateş yakarsın ya. Öyle kamptan bahsediyorum. Kamp da kurar mıyız abi ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...