" Bera kuşum!"
Babası arabayı okulun önünde park eder etmez onlardan biraz ötede park etmiş siyah Bentley'in yanında annesiyle konuştuktan sonra yanaklarından öpüp, yüzünü okşayan kadına buruk bir şekilde gülümseyerek okul kapısına doğru yürüyen Bera'yı gören Ateş yangın çıkmış gibi arabadan fırlayıp, çıkmış ve tüm okul bahçesini inleten heyecanlı ve mutlu sesiyle turuncu saçlı çocuğa seslenmişti.
Sınıfına kadar gelmeye niyetlenen annesini durduran Bera hızla kendine koşan ve üzerine atılarak vantuz gibi yapışan Ateş'ten kurtulamayacağını bildiği için pes etmişti.
" Beni beklemeden tek başına nereye gidiyorsun turuncum. Artık bir dakika bile ayrılmayacağız demedim mi sana ben ? "
Sesi sitemkar çıksa da gözleri kalbini ayna gibi yansıtıyordu. Turuncu kuşuna kıyamayan Ateş kalbini patlatacak kadar doldurmuş minik elf çocuğa duyduğu sevgi, yanında olmaktan dolayı hissettiği mutlulukla elâlarının içindeki sarı renk minik benekler altın tozları gibi parlıyordu.
Kolunu omzuna atarak kavramış, bedenini kendininkine çekerek ikisini yapışık siyam haline getiren Ateş'e vereceği cevap Mirza amcasının arabasının yanına park eden babasının jipini tanıyınca kursağına takılıp kalmış, sesini bloke etmişti. Karan'ın arkasından inen babasının yüzünden ayrılmayan gözlerinden gözlerini kaçırmıştı.
Az önce şahit olduğu sahneler ve duyduğu cümlelerle babası ve annesini koyduğu camdan fanusa benzer kalbinin en değerli hazinesi olan nihayet birlikte bir aile olma hayalinin rengarenk dünyası tuzla buz olmuştu. Kırmızı yılan o kristalden bahçeye girmiş, zehrini saçarak çiçeklerini soldurmuştu.
Babası yok sandıkları için piç olduğunu tüm okula ilan eden olayı kast etmişti laf arasında kırmızı yılan. Yüreği paramparça olarak babasına bakmıştı ama " Benim babası. Bera benim oğlum." dememişti babası. Susmuştu kırmızı yılan zehrini akıtırken. Babasının önünde yine piç Bera olmuştu. O anda tüm güveni sarsılmıştı çocuğun. Babası ona sahip çıkmamış, gizlemişti oğlu olduğunu. Kırmızı yılanı susturmamıştı. Oğlu olduğunu söylemek yanlışmış, gizli kalması gereken kötü bir sırmış gibi susmuş, kırmızı yılanın piç olduğunu ima etmesine kızmamıştı bile.
Bera'nın kalbinin acısı cesur davranmaya çalışan annesi için de acıyla dolmuştu. Annesinin gizlemeye ve etkilenmemiş görünmeye çabalamasına rağmen Bera yüreğini biliyordu onun. Herkese ser verip, sır vermeyen gözleri küçük çocuk için berrak bir su yüzeyi gibi en dipleri gösterirdi. Her daim Bera'nın yüreğiyle baktığı ve kendine yüreğiyle bakan annesinin kırılan kalbi babasına karşı kırgın ve öfkeli hissettiriyordu.
Annesine o kadar güzel bakmış, etrafında pervane olmuş gibi davranan babasına sevgilim demişti kırmızı yılan. Sarılmış, öpmeye çalışmıştı. Anne babayız, karı kocayız demişti ve babası susmuştu. Annesine bu kadar mı kördü ? Onu üzmüştü yılan. Babası göre göre bir şey yapmamıştı. Bera'nın devreye giren annesine karşı aşırı korumacı tarafı babasına cephe almıştı.
O yüzden babasından kaçırdığı gözleri yüzüne yapışmış siyahlara bir daha bakmamıştı. Gözü bahçe kapısında babasına kayar gibi olmuştu ama Karan'ın babasının elini tuttuğunu, babasının eğilip sevgi dolu bir ifadeyle, pür dikkat dinleyerek ve gülümseyerek Karan'a baktığını görünce direnen son çiçekleri de solmuş ve kurumuştu. Herkese belli etmekten mutluluk duyduğu, babası olarak çekinmeden göstere göstere sevdiği ve ilgilendiği bir oğlu olduğunu Karan'la deklare eden ama kendine piç diyeni susturmayan, sahip çıkmayan baba olsa ne olurdu olmasa ne olurdu. Ateş'le beraber babasının yüzüne bakmadan okul bahçesine
girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romance"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...