Bölüm 7 : O aptal kız cezamsa ben onun celladıyım

10.8K 543 69
                                    

Gitmedi Yavuz. Eve hiç uğramadı. Sanki yer yayılmıştı da o da yok olmuştu. Ne kına günü uğradı eve ne nikah ve düğün olacağı günün  sabahında geldi. Heyecan ve mutlulukla dolu başlaması gereken gün konak halkı düğüne değil de cenazeye kalkmış gibiydi.

Avludaki masada kahvaltı yapılırken gerginlikten kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Dila sultan erkenden kahvaltı masasına gelmiş, Reha ve Mirza'yı telefonla bile olsa ulaşmaları için kocası gelmeden son bir defa daha sıkıştırmıştı  ama sonuç aynıydı. Telefon kapı duvardı.

Galip ağa gelince kahvaltıya oturtulmuştu. Dila sultan tembihlediği  için Ceylan ve Zümra hızla kahvaltılarını  yiyorlardı.  Kuaföre gidip hem saçlarını ve makyajlarını yaptıracaklar, hem de Melek'e eşlik  edeceklerdi. Melek,  ablaları ve amcalarının kızlarıyla gelecekti kuaföre. Saçı, makyajı yapılıp, gelinliği giydirilince güya damat bey gelip alacaktı ve konağa nikah için götürecekti ama damat kara kayıplardaydı.

Kızlar kahvaltılarını bitirip, giyinip çıkmak için kalkınca saatine göz atan Galip ağa günlerdir süren sessizliğini bozmuştu.

" Mirza."

Mirza  ensesindeki tüylerin dikildiğini hissetti. Babasının sert ve öfkeli sesi iyi şeylere alamet değildi.

" Efendim baba."

" Reha'yla gidip kardeşin olacak soysuz  hangi delikteyse bul çıkar. Hazırlanıp, kızı almaya gitsin. Konağa getirsin nikah için. Gelin  tek başına gelirse bu sefer dinime imanıma onu gebertir, avluya gömerim."

Dediğini  yapacak kadar gözü döndüğüne şüphesi olmayan Mirza ayaklandı.

" Tamam baba. Yavuz'u buluruz biz."

" Bulmazsanız, adam gibi davranmasını sağlamazsanız ikiniz de siktirip gidersiniz konaktan anladınız mı ?"

" Anladık baba."

" Hayde defolup gidin gözümün önünden."

Gözlerine  bile bakmamıştı. Içlerine oturan iki kardeş hızla konaktan çıkıp, Mirza'nın  arabasına binmişlerdi. Reha sıkıntıyla nefesini saldı.

" Bize patladı iyi mi ? Durdu sustu bize döşedi lafı. Ohhh siktiri de yedik. Rahatladım valla ben ya."

Mirza  arabayı çalıştırmıştı.

" Takılma bu kadar. Alınma. Içine ata ata iyice öfkesi tepesine çıktı. Çatacak yer arıyor işte."

"Yavuza çatsın. Bizim suçumuz günahımız ne ?"

" Bulsa çatar."

" Hah bir de bu boktan durum var. Nikâhı var adam arazi."

" Nikâhı olduğundan öyle işte."

" Gelmeyecek mi ki nikaha sence ? Niyeti bozdu kesin bu gene. "

" Dır bakim. Bir bulalım da anlarız."

" Hah, iki pürüz  var yanlız abi. Ilki bulmak ama adam kamufle oldu anasını satayım.Ikincisi anlarız diyorsun da babam bulun yengeye götürün dedi. Nikâh için gelini alıp konağa getirsin dedi. Yoksa bize mezarımızın  yolları taştan sen çıkardın beni beni baştan. Bildiğin paket posta yapmamız lazım abimi de hayvan gibi herif. Tövbe iki kişi baş edemeyiz. Bizi katlar ken.."

Reha ensesine yediği saplakla yıldızları saymıştı nerdeyse.

" Ahhh ne vuruyon sen de hayvan gibi abi ya."

" Azıcık sus beynimi matkap gibi oydun  be oğlum. Bir sessiz ol da nerde olur bu Yavuz düşünelim."

Mirza  kara kara düşünüp, Reha evden kovulurlarsa ne yapacağını kafasında kurarken aradıkları Yavuz suratına boca edilen bir sürahi dolu suyla sızıp kaldığı kanepede sıçrayarak uyanmıştı.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin