Kirpikleri birbirine yapışmış gibi ayrılmamakta inat ediyordu. Çok uzaktan gelen boğuk sesin kulağına ettiği işkenceden kurtulmak istercesine yastığı çekip kafasının üstüne koymuştu.
Sabaha karşı uyumuştu Melek. Bayılmıştı demek yerinde olur. Yeniden kötü anıların mirası görüntü ve hislerle bunalan kız gözünü kırpmadan geceyi uğurlamıştı. Gün ağarırken daldığı uykunun en tatlı yerinde kopmak istemiyordu.
" Beş dakika daha." diye mırıldandı ama başına dikilen kimse kalkması için ısrar etmeye devam ediyordu.
" Melek abla kalkman lazım. Aşağıdan çağırıyorlar."
Berivan'ın ince ses tonunu tanımıştı ama korku ve heyecanlı tınıya anlam veremiyordu.
" Hemen kalkman lazım Melek abla. Babanla abin aşağıdadır."
Melek anında gözlerini açmıştı. Yastığı kafasının üstünden çekip, kıza boş gözlerle baktı.
" Babamla abim mi ? Burdalar mı?"
Pikeyi hızla üzerinden atıp doğrulmuştu. Berivan kıpkırmızı olmuş suratında çakmak çakmak yanan gözleri ve titreyen eli ayağı ile tedirgin edici bir görüntü sergiliyordu.
" Ne zaman geldiler? Niye geldiler ki ?"
Hızla gardolaba gidip rastgele bir elbise aldı.
" Yarım saat anca olmuştur. " diye kekeledi Berivan. " Seni almaya gelmiş Agit ağa. Öyle dedi."
Melek donmuş kalmıştı. Almak derken neyi kast ediyordu kız?
" Beni almaya geldiğini mi söyledi babam ?"
Alt kattaki avludan yükselen öfkeli sesler odaya gelmişti. Konuşulanlar net anlaşılmıyordu ama sakin bir konuşma olmadığı belli oluyordu. Melek babasının ve Galip ağanın seslerini hemen tanımıştı. Yüksek perdeden çıkan gergin seslere Selim abisinin, Reha ve Mirza'nın sinirli sesleri de eklenince Melek alelacele geceliğini çıkartıp, elbisesini giymişti. Saçını gelişigüzel topladıktan sonra odadan çıkmıştı.
Merdivenlerin başına geldiğinde Yavuz'un sesini duyarak duraksadı.
" Agit ağa hayatta en nefret ettiğim şey bilir bilmez hesap sorulmasıdır. Asla doğrularımın dışına çıkmış bir adam olmadım."
Selim alaycı ve öfkeli bir soluk azat etmiş, dayanamayıp lafa girmişti.
" O doğruların metresinin evine girerken ne diyordu Yavuz Karahan? Daha yeni evlendiğin kız kardeşimin üzerine kadın getirirken ne diyordu o doğruların ? O kadını kuma mı getireceksin Melek'in üstüne utanmadan ? Kız kardeşimi boyle onursuz, haysiyetsiz , aşağılayıcı bir konuma sokmana izin verir miyiz sandın ?"
Galip ağa sular yeni durulmuşken karışmasını hazmedemiyordu.
" Böyle bir durum zaten yok. Kuma mevzusu nerden çıktı bilmiyorum ama olmadığına teyit veririm."dedi.
Selim alaycı bir ifadeyle çenesini yukarı kaldırıp, hazetmeyerek Yavuz'u süzüyordu o esnada.
" Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz Galip ağa. Oğlunun yaptıkları senin dediğini çürütüyor. Şimdilik metresi diyelim o halde ara yol bulunsun."
Agit ağa konunun özünü konuşmayı severdi. Bu konunun ise hiç bir tarafından haz etmiyor, eşilip durmasını uygunsuz buluyordu. Kızını utanç verici bir durumun içine iten adamın ahlaksız seçimlerini konuşmak yüz göz olmaktı ve Agit ağa sadece kızını bu çirkeflikten alıp, gitmenin derdindeydi. Melek'i Karahan olarak anılmasına nokta koydurduktan sonra isterse harem kursundu Yavuz Karahan umurunda değildi. Kızı o soyadı ile bu çatı altında kalırken yaparsa alnının çatısına sıkardı Yavuz'un-ki belindeki tabancayı çekip vurmamak için zor tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
Romansa"Mecbur kaldım. Ben kabul etseydim abimle evlenecektin ama o zaten evli ve eşi hamile. Ikisi de buna dayanamazdı. Evet demeseydim erkek kardeşim mecbur kalacaktı ama deli gibi sevdigi bir kızla nişanlı. Olur demeseydim kız kardeşimi abinle kaçtı di...