Bölüm 21: Topuzun kantarı

8.5K 502 52
                                    

Kirpikleri birbirine yapışmış gibi ayrılmamakta inat ediyordu. Çok uzaktan gelen boğuk sesin kulağına ettiği işkenceden kurtulmak istercesine yastığı çekip kafasının üstüne koymuştu.

Sabaha karşı uyumuştu Melek. Bayılmıştı demek  yerinde olur. Yeniden kötü anıların mirası görüntü ve hislerle bunalan kız gözünü kırpmadan  geceyi uğurlamıştı. Gün ağarırken daldığı uykunun en tatlı yerinde kopmak istemiyordu.

" Beş dakika daha." diye mırıldandı ama başına dikilen kimse kalkması için  ısrar etmeye devam ediyordu.

" Melek abla kalkman lazım. Aşağıdan çağırıyorlar."

Berivan'ın ince ses tonunu tanımıştı ama korku ve heyecanlı tınıya anlam veremiyordu.

" Hemen kalkman lazım Melek abla. Babanla abin aşağıdadır."

Melek anında gözlerini açmıştı. Yastığı kafasının üstünden çekip, kıza boş gözlerle baktı.

" Babamla abim  mi ? Burdalar mı?"

Pikeyi hızla üzerinden atıp  doğrulmuştu. Berivan kıpkırmızı olmuş suratında çakmak çakmak yanan gözleri ve titreyen eli ayağı ile tedirgin edici bir görüntü sergiliyordu.

" Ne zaman geldiler? Niye geldiler ki ?"

Hızla gardolaba gidip rastgele bir elbise aldı.

" Yarım saat anca olmuştur. " diye kekeledi Berivan. " Seni almaya gelmiş Agit ağa. Öyle dedi."

Melek donmuş  kalmıştı. Almak derken neyi kast ediyordu kız?

" Beni almaya geldiğini mi söyledi babam ?"

Alt kattaki avludan yükselen öfkeli sesler  odaya gelmişti. Konuşulanlar net anlaşılmıyordu ama sakin bir konuşma olmadığı belli oluyordu. Melek babasının ve Galip ağanın  seslerini hemen tanımıştı. Yüksek perdeden çıkan gergin seslere Selim abisinin, Reha ve Mirza'nın sinirli sesleri de eklenince Melek alelacele geceliğini çıkartıp, elbisesini giymişti. Saçını gelişigüzel topladıktan sonra odadan çıkmıştı.

Merdivenlerin başına geldiğinde Yavuz'un sesini duyarak duraksadı.

" Agit ağa hayatta en nefret ettiğim şey bilir bilmez hesap sorulmasıdır. Asla  doğrularımın dışına çıkmış bir adam olmadım."

Selim alaycı ve öfkeli bir soluk azat etmiş, dayanamayıp lafa girmişti.

" O doğruların metresinin evine girerken ne diyordu Yavuz Karahan? Daha yeni evlendiğin kız kardeşimin üzerine kadın getirirken ne diyordu o doğruların ? O kadını kuma mı getireceksin Melek'in üstüne utanmadan ?  Kız kardeşimi boyle onursuz, haysiyetsiz , aşağılayıcı  bir konuma sokmana izin verir miyiz sandın ?"

Galip ağa sular yeni durulmuşken karışmasını hazmedemiyordu.

" Böyle bir durum zaten yok. Kuma mevzusu nerden çıktı bilmiyorum ama olmadığına teyit veririm."dedi.

Selim alaycı bir ifadeyle  çenesini yukarı kaldırıp, hazetmeyerek Yavuz'u süzüyordu o esnada.

" Aynası iştir kişinin  lafa bakılmaz Galip ağa. Oğlunun yaptıkları senin dediğini çürütüyor. Şimdilik metresi diyelim o halde ara yol bulunsun."

Agit  ağa konunun özünü konuşmayı severdi. Bu konunun ise hiç bir tarafından haz etmiyor, eşilip durmasını uygunsuz buluyordu. Kızını utanç verici bir durumun içine iten  adamın ahlaksız seçimlerini konuşmak yüz göz olmaktı ve Agit ağa sadece kızını bu çirkeflikten alıp, gitmenin derdindeydi. Melek'i Karahan olarak anılmasına nokta koydurduktan sonra isterse harem kursundu Yavuz Karahan umurunda değildi. Kızı o soyadı ile bu çatı altında kalırken yaparsa alnının çatısına sıkardı Yavuz'un-ki belindeki tabancayı çekip vurmamak için zor tutuyordu.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin