Bölüm 15: Milletin ağzı torba değil ki büzesin

10.4K 464 34
                                    

Tavandan duvara kocaman camların aydınlattığı on katlı  binanın en üst katında yer alan toplantı salonunun ortasında yer alan dikdörtgen masanın üzerine konulan mavi kapaklı dosyaları bir kez daha hizalayan yirmibeş  yaşlarındaki kız projektörü kontrol ettikten sonra topuklu ayakkabılarının izin verdiği kadar hızlı koridorun sonundaki klasik siyah deri koltuklar, siyah abanoz ağacından büyük masa, aynı malzemeden yapılmış  duvari boylu boyunca kaplayan dosyaların  dizili olduğu  kütüphane  ve yerdeki  yumuşak  siyah  halı  ile ciddiyet kokan şık ofise girdi. Içeriye renk veren tek ayrıntı duvardaki renkli kübik tarz tablolar ve köşelere yerleştirilmiş kocaman saksılardaki  kauçuklardı .

Fabrikayı ve sirkete ait yurt içi yurtdışı satılarak gönderilen ürünleri taşıyan gemilerin durduğu  limandaki  anlaşmalı nakliye şirketiyle görüşüp,  bugün gidecek siparişlerin kargolanıp, gönderilmesini teftiş ettikten sonra ofise gelecek patronu için hazırladığı performans değerlendirme raporlarını, satış ve ürünlerin market değerleri ile ilgili derlenmiş grafik ve tabloların olduğu dosya ile beraber masanın üzerine bıraktı.

Her gün istediği günlük çalışma ve toplantılarla, iş randevuları ile ilgi çizelgeyi de bıraktıktan sonra derin bir nefes aldı. Titiz ve sistemli bir adam olan, tam bir işkolik gibi çalışan sert mizaçlı Yavuz beyi kızdırmak istemiyordu.

Filiz ilk geldiğinde şirketteki her kadın çalışan gibi ağzı bir karış açık kalmıştı. Yavuz bey geliyor diye bunca telaşa sebep olan adam içeri adım attığı andan itibaren kendine has aurası ile istisnasız herkesi çarpmıştı.

Kimse bu kadar yakışıklı bir titanın zuhur etmesini beklemiyordu. Parlak ve gür siyah saçları, sert hatlı yakışıklı yüzü, bakınca nefes kesip, dipsiz bir uçuruma düşüyor gibi hissettiren çok güzel siyah gözleri ile film yıldızı gibiydi. Üzerinde özenle seçilmiş, kusursuz, heybetli bedenini belli eden şık  takım elbiseler içinde  sofistike ve klas duruyordu. Adımlarını yere girdiğim  yerin ve istersem seçtiğim kişinin hakimiyim diye ilan edecek kadar kendinden emin, güçlü ve kararlı atıyordu.

Sesi hep tok ve kendinden emin çıkarken az ve öz konuşuyordu. Detaylar, bahaneler ilgisini çekmiyordu hiç. Özünü kavraması yeterliydi ve çözüm odaklı, verimli çalışma bekliyordu. Soru zor durumda veya konuştuğunda doğrudan göz teması kurarak dikkatle ses çıkarmadan dinlerken zekasını hafife almak, kandıracağını sanmak veya haberi yoktur diye düşünmek aptalca olurdu. Zira karşısındakinin kafasından geçeni ondan önce bilen, önüne  gelen konu ne olursa olsun öncesinde bilgi eksiğini gidermiş olan ve iş konusunda sezgileri güçlü olan çok zeki bu adamı punduna getirmek zordu. Karşısında  konuşurken o size baktığı zaman aptal olduğunuzu düşünmemesi için ter dökerken onun kadar yakışıklı ve bir o kadar da seksüel etki ve çekime sahip adamın bedeninizi feci şekilde uyarması yüzünden  ellerini ve dudaklarını bedeninizde hayal edip, yanından ayrıldığınızda beyinsiz bir pelteye dönmemeniz söz  konusu olmuyordu.

Ancak bu titan bu kadar avantaja sahipken buz kütlesi kadar soğuk, mesafeli ve ciddiydi. Işle ilgili durumlar haricinde karşı cinse yan gözle bile bakmıyordu. Sanki muhatap olmadığı zamanlarda var olmuyordunuz hiç.

Filiz diğerlerinin aksine bu durumdan hoşnuttu. Yavuz bey gelene dek asistanlık  yaptığı  Levent  beyin bazen yakaladığı bakışları ve gereksiz iltifatlarını şakaymış gibi söyleyip durması kızın giydiklerinden  oturuş kalkışına  dek  falso vermemek icin kendini  kasmasına  neden oluyordu. Yavuz beyin yanında  rahat bir nefes almıştı. Son derece profesyoneldi ve asla davranışları, konuşması ve bakışları ile rahatsız hissettirmiyordu.

Yavuz'un ciddiyetinden onun aksine hiç memnun kalmamış olanlardan birisi  satış  ve tanıtım departmanı yöneticisi Aylin Gürcan'dı. Filiz onunla ofisin kapısında burun buruna gelince hiç şaşırmamıştı. Sarışın genç kadın bahane  bulup bulup Yavuz Karahan' ın ofisine gelmeyi adet edinmişti.

Buzdan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin