Karşımda gördüğüm, bana doğru gelen Aslı ve Ali, arkalarında gördüğüm Hülya bana aniden ne dalgası vermişti bilmiyorum ama 1 dakika önceki İkra olmadığıma emindim.
Benim böyle bir hayatım, böyle arkadaşlarım vardı bir zamanlar değil mi? Hiç yanlarından ayrılmadığım, sık sık dışarı çıktığım, beraber aynı kafede çalıştığım, beraber sınava hazırlandığım insanlar. Okula gidip kendim ve kendi geleceğim üzerine planlar kurduğum bir hayatım. Doğu'nun dahil olmadığı ve Doğu'nun yönlendirmediği bir hayat.
Önümde durduklarında Aslı direkt "İkra sen yaşıyor musun?" diye konuştu. "Şu an karşımda seni gördüğüme inanamıyorum."
Ne diyeceğimi bilmiyordum, sadece "Aslı..." dedim. "Ben de sizi gördüğüme çok şaşırdım."
"Seni defalarca aradım, bin tane mesaj attım, hiçbirine dönmedin," dedi Aslı içinde bir şeyler biriktirmiş gibi. O benim en yakın arkadaşımdı üniversitedeki aslında. "İkra seni öldün ya da başka bir ülkeye taşındın falan sandık. Neredeydin?"
Yozgat'ta.
Derin bir nefes aldım, ne diyeceğimi bilemediğim için "Okula ara vermiştim." dedim.
"İkra seni çok özledim." dedi Aslı bana, sonra da sarıldı. Ben de elimdeki dondurma kutusuyla ona sarıldım, bir yandan da gözlerim doluyordu; şok olmuştum. Böyle bir karşılaşmayı asla, asla beklemiyordum.
Birbirimizden ayrıldığımızda "Ben de seni özledim," dedim. "Aklımdaydın ama..."
"İkra insan bir haber vermez mi? Neredeyse bir buçuk yıl oldu."
Titrek bir nefes bıraktım kendimce. "Haklısın," dedim. Sonra yanındaki Ali'ye döndüm. "Siz ne yapıyorsunuz? Yürüyüşe mi çıkmıştınız?"
Doğu'nun pürdikkat bizi izlediğini ve dinlediğini hissedebiliyordum.
"Hayır," dedi Ali konuşarak. "Buraya yakın bir kütüphaneden dönüyoruz. Sahil havası alalım dedik sadece."
Kaşlarımı çattım. "Ne kütüphanesi?" dedim. "Mezun olmadınız mı?"
Ali elini ensesine götürüp saçını karıştırdı. "Olduk da," dedi. "Bizim işler biraz karışık. Yani pek istediğimiz gibi gitmedi."
"Nasıl yani?"
Aslı, "Pek istediğimiz gibi olmadı mezun olduktan sonrası," dedi. "İş hayatı zormuş. İnşaat şirketleri de çok acımasız. Biz de KPSS'ye hazırlanıp atanmaya karar verdik." Dönüp Ali'ye baktı. "Tabii becerebilirsek."
"Hadi ya..." dedim duyduğuma üzülerek. Onca sene oku, emek ver, köpek gibi çalış ama sömürü düzeni seni yıksın. "Ne zaman KPSS?"
"İki ay sonra," dedi Aslı. Derin bir nefes aldı sonra. "Sen ne yapıyorsun? Çalışıyor musun?"
Bu soruyu duymayı hiç istemezdim çünkü vereceğim cevabı hiç sevmiyorum.
"Hayır," dedim dürüstçe. "Çalışmıyorum. Yani daha başlamadım çalışmaya." Sonra arkamda dikilen Doğu'yu kast ederek "Evlendim ben. Sizi eşimle tanıştırayım," dedim.
Ali ve Aslı'nın bakışları Doğu'ya dönerken, kim olduğunu bildikleri için ikisinin suratında da aynı ifade oluştu, ağızları açıldı.
Ali "Doğu İzoğlu?" dedi Doğu'ya bakarak. Elini uzattı. "Karıştırmıyorum değil mi?"
Doğu elini uzatmasına karşılık vererek sıktı. "Evet," dedi sadece. "Merhaba." Aslı'yla da selamlaştı.
Ali ve Aslı Doğu'ya inşaatla alakalı bir şeyler sordu, onun Doğu İzoğlu olduğuna, benim de Doğu'yla evlendiğime inanamamışlardı bir an. Doğu sordukları sorulara kısa ama net cevaplar verdi. Piyasanın halini, şu an inşaat yapmanın zor olduğunu, çok fazla inşaat şirketinin iflasın eşiğinde olduğunu, artık konut yapmanın değil otel yapmanın daha mantıklı olduğunu, benim de yeni öğrendiğim -çünkü Ali bunu önceden duymuş gibi Doğu'ya sormuştu-, İzoğlu Holding'in yurtdışına açılacağını söylemişti. İtalya'da bir otel projesi için çalışmalara başladığını.