Önümde Doğu'nun bilgisayarı, cookie, cips, çikolata, süt, gazlı içecekler dizili bir halde ergenlik dizilerimden biri olan Skam'i izliyordum. Ağzıma bir cips, bir cookie atıyor; bir kola, bir süt içiyordum. Ellerimin üzerindeki yağ her tarafa bulaşmıştı ama hiçbir sorumluluğum olmadan tıpkı bir ergen gibi bomboş bir gün geçirmek o kadar güzeldi ki...
Ne okulu düşünüyordum, ne yapmam gereken bir şey vardı, ne yetiştirmem gereken bir ödev, ne de birkaç saat sonra hazırlanıp gitmek zorunda olduğum bir iş.
Sadece bir bilgisayar, abur cuburlar, karnımda beslemem gereken bir çocuk; karlı havada sıcacık ve rahat bir yerde mis gibi geçirdiğim bir gün.
Tek sorun yarım saatte bir arayıp dizinin tüm heyecanını bölen Doğu'ydu.
Yine aramasıyla telefon çalmaya başladı ve derin bir of çektim ağzımdan. Doğu gideli yaklaşık dört saat olmasına rağmen sekiz-dokuz kere aramıştı. Bu belki de onuncu arayışıydı.
Sinirli bir şekilde diziyi dondurup telefonu açtım ve kulağıma götürdüm. Yediğim abur cuburlar yüzünden saçlarım ve yüzüm de yağ olmuştu telefonu tutmam gerektiği için.
"Efendim Doğu?" dedim bu kadar sık aramasından bıkmış olduğumu belli eden bir sesle.
"Napıyorsun güzelim?"
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım ve "Yaklaşık yirmi dakika önce de aynı soruyu sordun, ben de aynı cevabı verdim," dedim. "Dizi izliyorum Doğu. Daha doğrusu izin verirsen izlemeye çalışıyorum."
Darlandığımı anlamış olmalıydı. Bu kadar çok aramasının bir anlamı var mıydı bilmiyordum ancak daha şimdiden bu kadar çok arayıp beni boğarsa önümüzdeki beş gün boyu ne yapardım bilmiyorum. En son sinir krizi geçirirdim herhalde.
"Merak ediyorum seni İkra."
"Doğu tamam da yaptığın normal bir şey değil şu an," dedim. "İki saatte bir arasan anlarım. Ama sen on dakikada bir arayıp duruyorsun. Dizim bölünüyor. Hem sen araba kullanmıyor musun? Hem yola hem sürekli telefona mı bakıyorsun?"
"Arabayı Necati kullanıyor," dedi. "Bir şey söylemem gerek sana,"
"Söyle."
"Mimarları ayarladım," dedi. "İstersen bugün gelebilirler?"
Kar yağması, havanın kapalılığı, önümdeki aburcuburlar, tüm gün yapmak istediğim tembellik... Bugün o tarz bir şeyle uğraşacak havamda değildim.
"Yarın gelseler olur mu?" diye sordum çikolatalı parmağımı ağzıma götürüp yalarken. "Bugün tembellik yapmak istiyorum."
Doğu güldü. "Peki güzelim," dedi. "Ne izliyorsun?"
"Skam."
"Bilgisayardan mı?"
"Evet."
"Odamızdaki televizyondan izlesene," dedi. "Hem uzanırsın, daha rahat edersin,"
Bu benim de aklıma gelmişti ama aburcuburları yatakta uzanarak yiyemeyeceğim için bilgisayarı tercih etmiştim. Masada oturarak yiyordum. Salondaki televizyonda izlemek istememiştim çünkü orada Doğu'nun annesi vardı, etrafta dolanıyordu.
"Biraz aburcubur yiyorum," dedim dürüst olarak. "Yatakta yiyemeyeceğim için masaya oturayım dedim."
"Yatakta yiyebilirsin," dedi. "Nasıl rahat edersen öyle yap. Çarşafı değiştirmelerini söylerim ben. Sen yorma kendini,"
"Yatakta yemek yenmez Doğu," dedim. "Böyle rahatım."
"Masada mı oturuyorsun? Belin ağrır."
Bunları söylemesinden sıkılmış bir şekilde gözlerimi kapatarak başımı yukarı kaldırdım ama sakin kaldım. "Ağrımıyor," dedim.