Tedirginlik içinde parmaklarımın çevresindeki o yumuşak etleri ısırmaya devam ettim.
Doğu'nun kapısının önünde duvara yaslanmış bir şekilde oturuyor ve doktorun içerden çıkmasını bekliyordum yaklaşık yarım saattir.
Doğu sinir krizi geçirmiş, sinir krizinin getirdiği etkiyle kıpkırmızı olmuş, eli ayağı kilitlenmişti bir anda. Nefes almadı, gözleri gözlerime kilitlenmişti ve kendini o an dizginlemese beni eline alıp öldürecek gibiydi. Ben bunu onun gözlerinde gördüm o an.
Çok korktum ve ne yapacağımı bilemedim. Nazan Teyze'yi çağırdım ve o sanki bu devamlı olan bir şeymiş gibi bir tepki vererek Doğu'ya müdahale etti. Devamında da doktor geldi.
"Seninle tanışmadan önce daha farklı birisiydi." Nazan Teyze'nin yanımdan gelen kısık sesini duyduğumda başımı ona doğru çevirdim.
"Doğu tam bir sinir hastası." dedim açıkça. "Cani. Gözlerinde gördüm ben bunu onun."
Nazan Teyze ilk önce bir şey demedi. Suratını buruşturdu. "Sana bir şey yaptı mı?"
"Hayır," dedim. Bu yeni yeni aklıma dank ediyordu. Doğu o an kontrolünü kaybedip beni çok kötü dövebilir hatta bilinçsizce öldürebilirdi bile belki... Yine de her ne olursa olsun Doğu asla bana el kaldırabilecek birisi değildi. Bana zarar verebileceğini hiç düşünmemiştim bunca zaman ben.
"Daha önce mutlaka birilerine zarar vermiştir o. Benim tersime. Ben hiç öyle birisi değilim. Hayatımda ilk defa böyle kavga ettim birisiyle. İlk defa böyle bağırıştım. Doğu beni çileden çıkarttı."
Aklımdan geçen şeylerin gerçekliğinden korkuyordum artık. Üstelik Doğu'nun zengin ve güçlü birisi olması aklıma yaptığı kötülükleri örtebileceğini de getiriyordu.
Nazan Teyze "Öyle," diyerek alevledi korkularımı. "Doğu önceden çok kavga ederdi. Her hafta birisiyle dalaşırdı mutlaka. Bıçaklandığı bile oldu."
"Peki ya o?" diye sordum, ona göstermek istemesem de bacaklarım titriyordu. Yaşadıklarım yüzünden korkmuştum.
Nazan Teyze'nin parkedeki bakışları gözlerime dayandı. Ona bakıyor, sergileyeceği hiçbir mimiği kaçırmak istemiyordum. Çünkü onda öyle bir tavır vardı ki sanki devlet sırrı saklıyorlarmış gibi temkinlilerdi, bense bu bakışlar arasında şu zamana kadar Allah'a emanet bu eve girip çıkmışım gibi hissediyordum.
Doğu gerçekten bana çok kötü şeyler yapabilirdi. Ben onunla o odada hep yalnızdım saatler boyu. Tamam; sinir krizi aniden insanın hücrelerine dayanan bir şey değildi fakat gerçekten Doğu'nun sinirini bozacak bir şey yapsaydım ben? Düşünmek dahi istemiyordum...
Nazan Teyze'den bir cevap bekliyordum fakat o hiçbir şey söylemiyordu. Bir şey söylemesi için onu uyaracağım sırada Doğu'nun odasının kapısı açıldı ve içerden Batuhan çıktı. Doğu'nun en yakın arkadaşı.
"Nazan Teyze aşağıdan Doğu'ya sargı bezi getirebilir misin? Omzu incinmiş," Batuhan elini kapıya yaslamış bize doğru bakıyordu. Gözleri bana döndüğünde ifadesiz yüzünün arkasında benden nasıl hoşlanmadığını görebiliyordum. Beni sevmiyordu.
Doğu'ya zarar verdiğimi düşünüyordu.
Nazan Teyze merdivenleri inmeye başlarken Doğu'yu görebilmek için kapının önüne doğru geldim. Batuhan'ın uzun boyu ve geniş omuzları yüzünden pek bir şey göremesem de arkası benim olduğum tarafa dönük bir şekilde doğrulduğunu, yüzünü de ellerinin arasına aldığını görmüştüm.
Odanın içine girmek için adımımı atacağım sırada Batuhan kolumu tuttu ve "Nereye?" diye sordu. "Giremezsin."
Önce kolumu tutan eline, sonra onun gözlerine baktım ve kolumu kendime çekerek "Çekil Batuhan," dedim.