69

1.5K 142 318
                                    

2 hafta geçmişti.

Şirketi açmamızın üstünden. 2 hafta. Bu 2 haftada Doruk 7 aylık olmuş, emeklemeye başlamış, benim doğum günüme de 6 gün kalmıştı. Günler hızla akıp gidiyordu. Çok büyük bir hızla hem de.

Doğu'yla garip birkaç şey yaşamıştık: Hiç kavga etmeden iki haftadır arkadaş gibi olmak mesela. Evet; bu sefer söz verip, iyi anlaşıp sevgili ya da evli çiftler gibi olmak yerine farklı bir şey olmuştu aramızda. Arkadaş gibiydik. Beraber oyun oynayan, muhabbet eden, aktivite yapan, fikir paylaşan, dizi ve maç izleyen, beraber iddia kuponları hazırlayan, yeni şeyler denemek için date yapan iki arkadaş.

Bunu yapabilmemizin sebebi muhtemelen bu iki haftadır hiç beraber olmamış oluşumuzdu. Yapmamıştık. Çünkü ben 'boşol' dedikten sonra aramızdaki dini nikah bozulmuştu ve ikimizin inancına göre de Allah katında evli değildik artık; Doğu her ne kadar 'nikahımız bozulmadı çünkü sadece erkek bozabilir nikahı, bozulduğunu düşünüyorsan da yeniden kıyarız' dese de ben hayır demiştim. Net ve keskin bir hayır. Bu sefer işin içinde cinsellik olmadan, her sorunumuzu gece olduğunda nerede çözeceğimizi bilmeden, diyalog kurarak, arkadaş olarak ilerlemek istiyordum. Ki bu kararım da meyvesini veriyordu bana göre.

Japonya'ya gideceğimiz gün yeniden nikah kıyabileceğimizi söylemiştim. Şirketin bir dosyasının onay alması ve imzalaması için bekliyorduk. Birkaç gün sonra Japonya'ya gidecektik, biletlerimizi almış ve alışverişimizi yapmıştık, bavullarımız da evde bizi bekliyordu ama biz bu sürede Kandilli'deki evde kalıyorduk. Çünkü ben o evi çok sevmiştim. Orada yaşamak istediğimi söylemiştim, ama kaldığımız yerden ve şirketten uzak olduğu için Doğu orada yaşayamayacağımızı söylemişti. "Yol gözümde büyümüyor inan, sadece sen ve Doruk'la daha az zaman geçirmek istemiyorum." demişti. Ben de onu anlayışla karşılamıştım. Çünkü her gün 2 saat gidiş 2 saat dönüşün onu ve beni çok yoracağının farkındaydım.

Bu sürede, Japonya'ya gidip dönene kadar Kandilli'deki evde kalmaya karar vermiştik ama. Zaten şirkete bu iki haftada sadece 7 gün falan gitmişti. Evde benimle, Doruk'la vakit geçiriyordu. Birbirimizi toparlamaya çalışıyorduk ve Doğu da ben de çok çabalıyorduk. Arkadaş gibi olarak. Sinirlenmeyerek. İletişim kurarak. Beraber bir şeyler yapmaya çalışıyorduk.

Geçen hafta Doğu kusmalarımdan ve başımın dönmesinden işkillendiği için hamilelik test kiti almıştık beş tane. Hepsinin sonucu negatif çıkmıştı. Doktor 'sonraki gün haplarının vücuda etkisi, bünye hamileymiş gibi tepki verebilir, bünyesi bozulmuş çünkü, bir daha kullanmasın' demişti. Ben de gerçekten çok dengesiz hissettiğim için artık kullanmamaya karar vermiştim.

Bana şirket açtığı için bir şeyler öğretmişti bu iki hafta içinde. Öğretmeye de devam ediyordu. Mühendislik için bilgisayar programlarını, neyi nasıl yapacağımı, nasıl dosya hazırlayacağımı; uzun uzun anlatıyor ve gösteriyordu. Ben de ondan hiçbir şey kaçırmamaya çalışan bir öğrenci gibi sorular soruyor ve darlıyordum. Anlamayıp yanlışlar yapsam da sabırla anlatıyor ve yanlışlarımı düzeltiyordu. Beraber çalışma da yapmıştık birkaç kere, o da bir mimar olarak bana neyi nasıl çizdiğini ve hesapladığını üstünkörü anlattı. Şunu fark etmiştim ki Doğu'nun işi gerçekten çok zordu ve bu kadar zor bir işi saatlerce hiç zorlanmadan yapması? Bünyesini çok iyi alıştırmıştı.

İlk ehliyet dersimi almıştım. Araba kullanmıştım tatlı bir hocadan ders alarak. Manuel araba kullanmak, arabayı istop ettirmemek, aynı anda he debriyajla, hem viteslerle, hem aynalarla, hem direksiyonla uğraşmak çok zor olsa da ilk dersim olmasına rağmen güzel geçmişti bence. Doğu da bana birkaç saat araba dersi vermişti. "Otomatik araba zaten çocuk oyuncağı gibi, basıyorsun gidiyor." mantığındaydım ben. Ama Doğu araba kullanırken beni dikkatsiz buluyordu. 'Tam bir trafik canavarı doğuyor.' diyordu. Neredeyse her akşam Doruk'u Batı ve Yavuz'a bırakıp araba sürmeye çıkıyorduk, onun eli hep tetikte bir şekilde el frenine oluyordu; birkaç kere fren ve gazın yerini karıştırmıştım. Eğer Doğu refleks gösterip el frenini çekmeseydi şu an ya araba perte çıkmış olacaktı ya da bize bir şey olmuş olacaktı.

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin