Elimdeki dosyalarla birlikte kampüsten içeri girerken sanki üniversiteyi yeni kazanmış gibi heyecanlı ve özgüvenliydim.
Doğu İzoğlu'nun imzasının olduğu İzoğlu Holding Stajyerlik Belgesi ellerimin arasında duruyordu, bunu hocaya verince ve sınıf arkadaşlarım öğrenince, özellikle o Hülya'nın suratını öyle merak ediyordum ki birkaç dakika sonrası için hiç bu kadar heyecanlanmamıştım hayatımda.
Merdivenleri çıkıp bölüm hocamızın sınıfının olduğu kata geldim. Amfimizi geçip özgüvenli adımlarla ilerledim.
Sabah Doğu'nun yanına gitmiş, bu dosyaları imzalatmadan önce akşam onunla yemek yiyeceğime söz vermiştim. Her şey için benden daha heyecanlı görünüyordu, bana belli etmese de bunu onun gözlerinden anlayabiliyordum; onun yakınında, çevresinde ve elini uzattığında ulaşabileceği bir mesafede olmam onu muhteşem hissettiriyordu.
Doğu beni o kadar seviyordu, o kadar seviyordu ki gözlerine baktığımda bile bensiz bir gününü geçiremediğine emin olabiliyordum. Etrafında, her yerinde, kendisine ait olan her şeye benim imzamı kondurmuştu; arabasının dikiz camında benim vesikalık fotoğrafım-ki bu bana çok komik geliyordu-, içinde buram buram parfümüm, kolunda ona verdiğim siyah bez bilekliğim, evinin her köşesinde bana ait ya da benim elimin dokunduğu parçalar...
Bunu sürekli hatırlamayı seviyordum çünkü başıma her ne gelirse gelsin, ne yaparsam yapayım Doğu gibi bir gücün beni her şeyden kurtarabilecek kudrete sahip olması çok güvende hissettiriyordu.
"İkra!" Arkamdan gelen tok erkek sesini duyunca o tarafa doğru döndüm. Ali ve yanında kazık gibi dikilen Buğra dik dik bana bakıyorlardı. Sol kaşımı kaldırıp benim yanıma doğru gelmelerini izledim.
"Görünmüyorsun ortalıkta hiç?" dedi Ali montunun fermuarını yukarı doğru çekerken. "Yaşıyor musun kızım?"
"Yaşıyorum gördüğün gibi," dedim; her ne kadar dönüp Buğra'ya dönüp bakmak istesem de kendimi tuttum çünkü sevgilisi etraflardaydı. Buna emindim.
Ali güldü. "Stajyerlik işini ne yaptın? Hangi şirket?"
Onlara fark ettirmesem de titrek bir nefes aldım. İstediğim şey kesinlikle bu soruyu duymaktı, çünkü gerine gerine söyleyebileceğim bir cevaba sahiptim: "İzoğlu Holding."
Buğra ve Ali bir an duraksadılar, daha sonra ikisinden de alaya vuran alaycı gülüşler duydum; inanmıyorlardı.
İnanmamakta haklılardı tabii.
"Ciddi soruyorum," dedi Ali daha sonrasında.
Vereceğim cevapta yine aynı tepkiyi alacağımı bildiğim için hiç uğraşmadan dosyayı onlara doğru çevirdim. Kalbim güm güm atıyordu aslında, öyle büyük bir şey vardı ki ellerimin arasında buna sıkı sıkıya güveniyordum.
"Yok artık." dedi Ali, şu an yüzünde gördüğüm şaşkınlık öyle hoşuma gitmişti ki... "Nasıl aldın kızım bunu sen?"
"Tebrik ederim," dedi kenardan Buğra hayret içinde. Başımı ona çevirdim.
Kalbim çok fena teklemeye başlamıştı. Bu dosyanın başlığı 'İzoğlu Holding Stajyerlik Belgesi' idi, ve altında da Doğu İzoğlu'nun imzası vardı; bu bölümün en güçlüsü ve en parlak kariyerine sahip olacak öğrencisi artık tescillenmiş bir şekilde bendim.
"Teşekkür ederim," dedim mütevazi bir sesle. "Başvuru yapmıştım daha önceden. İlginç bir şekilde geri döndüler. Çok şaşkınım ben de,"
Ali'nin mimiklerinden çok şaşırdığını buram buram koklayabiliyordum. "Gerçekten garip," dedi. "Derslerin de pek iyi değil halbuki. Hem İzoğlu tek bir stajyer almıyor mu yılda?"