72

1.3K 115 228
                                    


Sabah çok az uyuyarak uyandık. Uyuduğumuzda sabah 6'ydı, uyandığımızda ise 9. Üç saatlik bir uykuyla kalktık Doruk ağladığı için. Ben uyanamadım, gözlerimi açamadım; ama Doğu uyandı. Beni kaldırmadan yataktan çıktı. Gidip Doruk'u beşikten aldı, telefonunu da alarak içeri gitti. Ben biraz daha uyudum ama Doruk'un ağlamasından uyanıp uyanıp durdum. En son Doğu getirip kucağıma verdiğinde uyanabildim, o da hala uyuklayarak, emzirmeye başladım uzandığım yerde. 

Gözlerim gidiyordu.

Emzirip geri uyudum. Ben uyurken Doruk'un yerde emeklediğini, Doğu'nun da onun peşinde bir yere çarpmaması ya da kafasını vurmaması için dikkatle ayakta dikildiğini ara ara görmüştüm. Ayaklarıyla ileri geri itip duruyordu Doruk'u poposundan. Ağlatıp eğleniyordu kendince.

Uyandığımda ikisi de etrafta değildi, kalkıp yatağı ve Doruk'un beşiğini topladım, banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Televizyonun olduğu odaya geldiğimde Doruk'un Doğu'nun kucağında olduğunu, Doğu'nun da getirdiği bilgisayardan borsa işlerine baktığını gördüm. 

Boştaki dizine de ben oturdum. "Günaydın aşkım." dedim yanağını öperek.

Kolunu belime sardı. "Günaydın," dedi suratıma bakarken. "Uyuyan güzel."

Yanağını öptüm. "Hala uykum var," dedim doğruyu söyleyerek. "Kendimi çok yorgun hissediyorum."

"İyi değerlendir bu uykularını," dedi. "Döndüğümüzde bu kadar uyuyamayacaksın."

Kaşlarımı çattım. "Nedenmiş?"

"Çalışman gerekecek güzelim," dedi bana gülerek. "Hani tutturdun ya kariyer yapacağım diye. Kariyeri olan insanlar bu kadar uyumuyor."

Dalga geçiyordu benimle. Sırıtan salak suratı çatık kaşlarımdan zevk alır gibi. 

Ben de ona aynı ifadeyle "Kocam ben uyurken de çalışıp kariyerimi yapar." dedim. "Kendisi az uyuyan, çok çalışkan bir adam."

"Bana güveniyorsun yani?" 

Ben de onun suratında olan aynı sırıtışla kafamı salladım. 

Güldü. Sesli, tatlı gülüşünü duydum. "Güvenme güzelim." dedi açıkça.

"Nedenmiş?"

"En fazla bir ay yardım ederim sana," dedi. İfadesinde olmasa da söylediklerinde ciddi gibiydi. "İş konusunda kim olursa olsun tavrım aynı."

Dudağına bir öpücük kondurup geri çekildim. "Kıyamazsın bana." dedim.

Dudağıma baktıktan sonra bakışı yeniden gözüme döndü. "Kıyarım birtanem." 

"Kıyamazsın."

"Kıyarım."

Alaylı ifadesinin altında söylediklerinde samimi gibiydi. Sanki işe gerçekten başladığımda beni yoracak ve eşi olduğumu görmezden gelip normal birisi gibi çalışmamı bekleyecek gibi. 

"Ne yaptırırsın mesela bana?" diye sordum. İçten içe zorlanmak hiç istemiyordum çünkü zora gelebilen birisi değildim ki ben. Özellikle evlendikten sonra rahata çok, çok alışmıştım.

"Yapman gerekeni."

"Ne yapmam gerekiyormuş?"

"Çok çalışmak." dedi gözlerimin içine bakarak. 

Stajyerlik yaptığım zamanları hatırladım bir an. Bana gerçekten hiç acımıyor, çok fazla şey yaptırıyordu; sürekli yapmam için yeni bir iş veriyordu elime. Rahat bırakmıyordu hiç. Stajyerken 'karşımdaki İkra' düşüncesi yoktu. Babasıyla, kendisiyle, abisiyle, şirketin saçma dosya işleriyle uğraştırıyordu beni. Bir de sık sık odasında sevişiyorduk. Onu bile yemek aralarımızda birlikte yemek yerken yapıyorduk. Mesai saatleri içinde sadece iş.

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin