18

9.2K 415 631
                                    


Önümde duran kağıda saçma şekiller çizip oflamaya devam ettim. Sürekli çalan telefon sesleri, koşuşturmacalar, topuklu ayakkabı ve çalışanların birbirlerine seslenişi... İzoğlu Holding'te stajyer olmanın hiç böyle rezil bir şey olacağını tahmin etmemiştim çünkü böyle bir şey olmamalıydı bu: Tüm gün dosyaları bilgisayara geçirmekle ve projeleri toparlamakla uğraşmamalıydım, Güney İzoğlu'na kahve yapıp babasının ayak işlerini görmemeliydim, kağıtlardaki imla hatalarını düzeltiyor olmamalıydım mesela, ya da Doğu istediği zaman beni yanına çağırıyor olmamalıydı. İnşaatla alakalı kesinlikle hiçbir şey yapmıyordum. Tamam, ortalamam iyi olmayabilirdi ve ben parlak bir öğrenci olmayabilirdim; ama inşaat mühendisliği söz konusu olunca elime su biraz zor dökülürdü. İnşaat temelim oldukça iyiydi ve hocanın derste sorduğu saçma sapan "Toprak testinin temeli nedir?" sorusunun çok ötesindeydim. Gayet mantıklı ve çağ ötesi bir cevap vermiş olduğum halde hoca gereksiz yerlerden puanımı kırmış ve beni kötü bir öğrenci olarak göstermişti ama gerçek bu değildi. Üstelik stajyerlik yaptığım şu on günlük süre içersinde inşaatta eksik olduğum tüm konuları toparlamış ve çalışmış, boş zamanımı derslerim adına güzel değerlendirebilmiştim.

Günlerim böyle geçiyordu. Doğu sabah erkenden beni alıp şirkete getiriyor, kendi odasına girip tüm gün çizimlerle çalışıyordu ve boş zamanlarında beni yanına çağırıyordu; patronum olduğu için tıpış tıpış gitmek zorunda kalıyordum. Elime bir sürü dosya verip halletmem gerekenleri sıralıyordu. Sonra abisi, Doğu tüm şirketin yükünü omuzlarında taşıyıp köpek gibi çalışırken hiçbir boka yaramayan abisi, kahve yapmamı isteyip duruyordu ve sürekli telefonda birileriyle kavga edip odasında boş oturuyordu. Onu çok az kere inşaatla ilgileniyor bir şekilde görmüştüm. Sanırım inşaat bilgisi oldukça kısıtlıydı... Kuzey İzoğlu'nun ayak işleri de bunların arasında asla bitmiyordu tabii: Ceketimi al, as, kuru temizlemeye gönder, kahve getir, çay getir, dosyalarımı hazırla, Doğu'yu kontrol et, "Akıllı kız."

Günün sonunda Doğu beni eve bırakıyordu ve hepsi bu kadardı.

Aşırı sıkılmış ve bıkmıştım. Başarıdan geçme noktasına geldim desem yeriydi, keşke başka bir şirkette iş bulsaydım... İnşaat adına hiçbir şey yapmamak canımı öyle sıkıyordu burada kendimi geliştirmeyi geç gerileyeceğime emin gibiydim. Dayanamıyordum.

"İkra!"

Doğu'nun gürleyen sesini duyunca yerimden kalktım ve odasına doğru yürüdüm. Bugün üçüncü çağırışıydı ve her çağırışında yeni sıkıcı bir görev geliyordu bana.

Nasıl bu kadar sıkılmadan saatlerce çalışabiliyordu kendisi?

Odanın içine girdiğimde onu yine binlerce çizimin arasına gömülmüş bir şekilde gördüm ve "Efendim?" dedim.

"Yazıcının önündeki kağıtları al." dedi bana bakmadan, emreder çekilde. "İmla hatalarını düzelt ve Arslan Holding'in mail adresine yolla."

Kaşlarım çatıldı. Arslan Holding?

Hülya'nın stajyeri olduğu, daha önce adını defalarca duyduğum, İzoğlu Holding'in rakibi olmaya çalışan diğer inşaat şirketi değil miydi?

İlerleyerek yazıcının oradaki kağıtları aldım ve hafif bir göz attım. Başlığında koskocaman 'SUÇ DUYURUSU' yazıyordu ve bir avukat tarafından gönderilmişti. Küçük büyük harflere dikkat edilmeden yazılıp gönderilmiş yedi-sekiz sayfalık bir dilekçeden oluşuyordu.

"Arslan Holding'e dava mı açıyorsunuz?" diye sordum merakıma yenik düşerek. Doğu konu iş olunca çok ciddi bir insan oluyordu bu yüzden cevap vereceğinden emin değildim ama sormuştum bir kere.

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin