Japonya'ya gideceğimiz gün gelmişti. Sonunda.
Bu sabah, Doğu çok erkenden uyanmamız gerektiğini çünkü gün içinde halletmesi gereken çok fazla iş olduğunu söylemişti. Kandilli'deki evdeydik; onun gün içinde sanırım şirketle alakalı yapacağı birkaç önemli şey vardı. Bir ay boyunca burada olmayacağımız için bir düzen oturtarak gitmek istiyordu. Bu yüzden sabahın köründe, 7'sinde uyanmıştık; Yavuz, Necati ve imam gelmişti yeniden imam nikahı kıymak için. Doğu içten içe benim bu 'son gün' inadıma sinirlense de laf edemiyordu, bana edemediği lafı da onunla dalga geçen Necati ve Yavuz'dan çıkardı.
Yozgat'ta yaptığımız imam nikahında da Yavuz ve Necati şahit olmuştu. Daha 7 ay olmasına rağmen yeniden nikah kıymamızla dalga geçmişlerdi haklı olarak. İmam da bize çok kızdı, yani bana: Nikah senin sinirlendiğin an öylesine bozabileceğin bir şey değil, bir daha bu kadar kolay söylemeyin bu lafı demişti. Ve Doğu'nun söylediği 'Sadece erkek bozabiliyor nikahı' sözünü imam da söylemişti. Ama umursamadım.
Nikah işini hallettik. Doğu, Yavuz ve Necati şirkete gittiler; Doğu uçağımızın akşam 22.30'da olduğunu, 13 saat süreceğini, direkt otele geçeceğimizi söyledi. Japonya'yla aramızda saat farkı olduğu için bir sonraki gün akşam 7-8 sularında orada olacaktık. Bu benim ilk yurtdışına çıkışımdı o yüzden çok heyecanlıydım, Doğu da benimle ilk tatili olduğu için heyecanlanıyordu. Planımız bir ay tatil yapmaktı ama şöyleydi: 10 gün Japonya, 10 gün Güney Kore, 10 gün Çin. Eğer oraları beğenmez ve sıkılırsak Türkiye'ye dönüp bir süre Antalya ya da Fethiye'de takılabileceğimizi söylemişti. Kış tatili. Ama ben kafamda kurduğum planda zaten bir ay Uzak Doğu, sonraki 10 gün de Ege tatili yapmayı düşünüyordum. O ne kadar şirket için mırın kırın etse de ben istersem yapardı. Biliyordum.
Doğu şirkete gidince ben biraz daha uyudum çünkü sabahın körüydü ve uykum vardı. 11 gibi geri uyandım, Doruk'la ilgilendim, sonra hazırlanıp AVM'ye gitmeye karar verdim. Çünkü akşamın körüne kadar evde ne yapacaktım ki? Zaten bu evden alıp götüreceğimiz bir şey yoktu. Tek sorun buradan nasıl gideceğimi bilmememdi çünkü Kandilli uzak bir yerdi. Bir de bu evin anahtarı falan yoktu ve nasıl kapatacağımı bilmiyordum. Doğu'yu aradım. Batı'nın gelip beni alacağını ve götüreceğini söyledi. Bir saat sonra Batı geldi, onun şu an yeni ama Doğu'nun eski arabasına bindik, beni ve Doruk'u AVM'ye bıraktı. O bir kafede Doruk'la oturdu, ben de alışveriş için mağazaya girdim.
Öncelikle favori mağazamın tüm reyonlara göz gezdirdim, bir sürü parça aldım elime denemek için. Zaten alışveriş yapmış olmamıza rağmen bir şeyler alma bağımlısı olmuştum çünkü istediğim her şeyi alabilme yetisi o kadar güzeldi ki. Neyi beğensem koluma atıyor, fiyatına bakmadan sahip olabileceğimi biliyordum; 20 parçadan fazla kıyafetle deneme kabinine girdim. Hepsini teker teker denerken kilo aldığımı fark etmiştim. Bu aralar yiyordum, hiç düşünmeden yiyordum hem de; iştahım açılmıştı. Yemek yemek hoşuma gidiyordu.
Telefonum elimdeyken Doğu'ya mesaj attım kabinde.
İkra: *fotoğraf*