Doğu'yla hastaneden içeri girdiğimizde Doğu o kadar endişeli, korkmuş ve ürkmüş görünüyordu ki belki de onu ilk defa hislerini bu derece yansıtırken görüyordum.
Haberi aldığımız gibi evden fırlamış hızlı bir şekilde hastaneye gelmiştik. Doğu o kadar hızlı sürmüştü ki bir an kaza yapacağımıza dair bir korku oluşmuştu içimde.
Elimi bırakmadan beni de kendisiyle birlikte yürütürken hastanenin asansörüne bindik. Gözpınarlarının altı hafif bir şekilde doluydu ve içten içe Allah'a dualar ettiğini, kardeşine bir şey olmaması için yalvardığını, Allah'a seslendiğini görebiliyordum. Şunu anlamıştım: Bu ilk değildi. Alara'da her ne varsa tetiklenen önceden geliyordu. Doğu bana bundan bahsetmişti ve yüz yüze anlatırım demişti ama bunca olan olaydan sonra konuşmamıştık. Şimdi fark ediyordum ki Alara'nın çok ciddi bir durumu vardı.
Asansörden inip yoğun bakımın önüne geldiğimizde yine neredeyse tüm sülalenin burada toplandığını gördüm. Doğu'nun annesi, babası, Batı, Güney, Büşra, Birol, Selim, Dündar, Yalçın amca, Hasan amca, Dündar'ın kız kardeşi Ebru, Arda, Doğu'nun yengeleri...
Doğu abisi Güney ve Batı'nın yanına ilerlerken elimi hiç bırakmadı. Beni kendisiyle birlikte götürüyor ve yanımda dimdik duruyordu.
Güney'e "Ne oldu?" diye sordu. "Neden yapmış yine?"
Batı Güney abisinden önce konuşarak "Annem aradı Alara'yı," dedi. "Çok üzerine gitti yine."
Bakışlarımı annesine çevirdiğimde yoğun bakımın önündeki oturaklarda oturuyor ve hıçkırarak ağlıyordu. "Allah'ım!" diye feryat ediyordu ellerini yukarı doğru açıp. "Ben niye evlatlarımla imtihan oluyorum Allah'ım? Benim suçum günahım ne!"
Senin suçun günahın çok. Kendi çocuklarının hakkında girmek. Kendi çocuklarının seçim yapmasına izin vermemek. Hamile bir kadına saldırmak. Yetim ve öksüz birisini kimsesizliğinden ve fakirliğinden vurmak. Hamile bir kadının lokmalarını saymak. Çocuklarının yuvasını dağıtmaya çalışmak. Olmayacak duaya amin demek.
Doğu ateş gibi bir sesle "Ne dedi?" diye konuştu.
"Aynı şeyler işte," dedi Batı burnunu çekerek. "Beceriksizsin. Akılsızsın. Sana verilen emeğe değmezsin. Dündar'la evlen kendini kurtar falan."
Doğu çok sinirlenmişti ve sinirinden fark etmiyordu ama benim parmaklarımı sıkıyordu. Elinin arasında benim elimin olduğunu hatırlatmak için parmaklarımı oynattım. Fark edip sıkmayı bıraktı.
"Annem en sonunda aramızdan birini öldürecek o olacak." dedi Güney bunları sürekli yaşıyormuş ve bıkmış gibi.
Doğu'nun ne kadar sinirli ve üzgün olduğunu fark ettiğim için ona destek olmak istedim. "Doğu," dedim boştaki elimi koluna koyarak. "Alara'dan haber gelene kadar biraz hava almak ister misin?" Duraksadım çünkü tüm sülalesi buradaydı. Büşra gözlerini dikmiş Doğu'yla iç içe geçmiş ellerimize bakıyordu ve Birol, Selim, Arda yan yana gelmiş Doğu'ya her an saldıracak gibi duruyorlardı. "Bu kalabalıkta her an bir kargaşa çıkabilir."
Söylediğim mantıklı gelmişti ki başını salladı. Ama daha sonrasında üzerimize baktı. Ben sadece üstüme bir hırka alarak çıkmıştım o da o hengamede kanlı sweatshirtünü üzerine geri giymişti. Mont bile almadan evden fırlamıştık hatta Doğu cüzdanını bile almamış olabilirdi.
"Sen bu halde dışarı çıkarsan üşürsün," dedi ve beni çekiştirerek ilerideki boş koltuklara oturttu. "Batı yanında dursun. Bir ihtiyacın olursa ona söylersin tamam mı? Ben hemen aşağıdayım."