Uyandığımda yatağın diğer tarafı boştu.
Etrafa bakınmak için yatakta hafifçe toparlanacağım sırada bunu yapamadan ağzımdan küçük bir inilti çıktı çünkü kasıklarım sızım sızım sızlıyorlardı. Dün gece Doğu sanki bir anda bir şeye çok sinirlenmiş ve o sinirini de tamamen gece boyu benden çıkarmıştı, şimdi hissettiğim bu ağrının sebebi buydu.
Ağzımdan küçük iniltiler çıkmasını önleyemeden çarşafı çıplak bedenime bastırdım ve yere eğilerek sütyenimle alt çamaşırımı yerden aldım. Kasıklarım gerçekten feci sızlıyorlardı.
Ağzım kurumuş, saçım başım dağılmış, vücudumun neredeyse her yeri mosmor kalmıştı. Ağrımayan tek bir yerim bile yoktu. İyi değildim. Ağrı kesiciye ve rahatlatıcı masajlara ihtiyacım vardı.
İç çamaşırlarımı giyip zar zor ayağa kalktım ve duvara tutunarak üstüme Doğu'nun tişörtlerinden birisini geçirdim. Banyoya ilerleyip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı tepeden topuz yaparak Doğu'yu bulmak için odadan çıktım.
Aşağıdan pek ses gelmiyordu, sabahın da erken saatleriydi; belli ki çalışma odasındaydı. Oraya doğru karnımı tutarak adımladım ve kapısını açtım.
Doğu buradaydı. Dağılmış bir şekilde çalışma masasında oturuyor ve dosyalarla ilgileniyordu. İçeri girdim.
"Ne zaman uyandın?" diye sordum yanına adımlayarak. Çok uykusuz, yorgun, dağılmış ve mızmız görünüyordu.
"Pek uyuyamadım gece," dedi, sesi olduğundan biraz kalın çıkmıştı. "Çalıştım gece boyunca."
Garip bir şey varmış gibiydi.
Kolunu masadan çekip onu kendime çevirdim ve kucağına oturarak yüzünü ellerimin arasına aldım. "Pek iyi görünmüyorsun," dedim elimi alnına götürerek. "Ateşin de yok. Neden uyuyamadın ki?"
"Biraz heyecanlıyım," dedi ellerini belime dolarken. "Bu akşam için."
"Bu akşam?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Bizimkiler babaanneni görmeye gidecek," dedi. Bunu nasıl unutmuştum? Bugün o gündü...
"Bizim için zor bir gün," dedim gözlerine bakarak. Nedense onu böyle görmek biraz beni garip hissettirmişti.
"Sen nasılsın?" diye sordu.
"İyiyim," dedim. Daha sonra bir nefes alıp elimi karnıma koydum. "Karnım ağrıyor biraz."
Büyük elini küçük elimin üstüne koydu. Benim elimin tersine onun eli sıcaktı. "Dün gece yüzünden mi?" diye sordu, yorgunluk ve uykusuzluktan kanlanmış gözleri tam gözlerimin içine bakıyordu. Başımı hafifçe salladım.
Dudaklarını yalayıp "Burası mı ağrıyor?" diye sordu.Eliyle karnımın altını, kasık bölgemi tutunca başımı salladım.
Büyük ve sıcak elleriyle beni sımsıkı tutarak karnımın o bölgesine doğru masaj yapmaya başladı. Gözlerimi kapattım. İyi geliyordu. Doğu'nun muhteşem kokusu, sıcak kolları, güvenli göğsü beni tedavi ediyorlardı. İyi ve güvende hissediyordum.
Bir süre sessizce o şekilde durduk ve o karnımı hafifçe okşayarak sıcak nefeslerini boynuma doğru vererek beni huylandırdı. Uyku gerçekten uykunun mayasıydı, öyle ki Doğu adımı söylemese göğsünde o şekilde uyuyakalacaktım fakat adımı duyduğumda toparlanıp ona döndüm.
"Dersin yok mu?" diye sordu.
"Gitmeyeceğim," dedim. Ne gidebilecek enerjim vardı ne de gitmek istiyordum. Zaten karnım ağrıyordu, bu gece stresli bir olay da beni bekliyordu; toparlanmam lazımdı. "Tek bir dersim var, o dersin hocası da yoklama almıyor zaten."