Kalp atışlarım kulağımın içinde zonklamaya devam ederken komodinin üstünde gördüğüm telefonu elime aldım. Doğu tabii ki kısa bir süre içinde bu telefonun yokluğunu fark edecekti, öyle ki gelip benden alacaktı da; fakat ben bu süre içinde evime gönderilmiş bu kutuyla bir alakası var mı yok mu bu telefon sayesinde öğrenebilirdim.
Telefonun ekranını parlatmak için kilit tuşuna bastım. Karanlıkta güçlü ışık her yeri aydınlatırken gözümü aldı, gözlerimi kısıp zar zor alışabildim ışığa. Ekran parlaklığını biraz kısıp yatağımın üstüne oturdum.
Arka planında her zaman gördüğüm fotoğraf vardı. Ben ve Doğu sahildeydik, Doğu bize dondurma almıştı. Ben elimde tutup ekrana boş boş bakarken aniden yakalamıştı bu kareyi.
Yüzümü buruşturdum ve ekranı kaydırarak şifrenin ne olabileceğini düşünmeye başladım. Aslında bir kere Doğu yazarken şifrenin başlangıcını görmüştüm, 1405ti... Biraz düşününce Doğu'nun 14 Mayıs 1995 doğumlu olduğunu hatırladım ve şifreyi kırmak da zor olmadı.
Bir insan neden telefonunun şifresini doğum günü koyardı ki? Sevdiği bir insan, sevdiği bir insanın doğum tarihi, önemli bir gün, en sevdiği albümün çıkış günü... Daha iyi pek çok şifre bulunabilirdi.
Doğu'dan her ne kadar nefret edersem edeyim tabii ki ilk yaptığım şey beni telefonuna ne olarak kaydettiğine bakmak oldu.
Whatsappa girip profil fotoğrafımı buldum ve gözlerimi kocaman açarak isme odaklandım... Fakat kuru bir 'eyşan'dan daha fazlasını bekliyordum tabii ki.
Eyşan benim ikinci adımdı. Ezel yüzünden herkes tarafından kötü algılanıyordu ve hakaret olarak kullanılıyordu, ben de bu lanet ismin ceremesini sürekli çekiyordum... Doğu da birkaç kere adımın Eyşan olduğuna gönderme yapmıştı, ben de sırf onu sinirlendirip loserlığını yüzüne vurmak için "Efendim Cengiz?" demiştim gıcık bir sesle.
Çok bozulmuştu.
Whatsappından çıkıp galerisine girdim ve hemen tüm fotoğraflara bakmaya başladım. Sürekli köpek fotoğrafları vardı, köpeklere aşıktı, çok seviyordu; bense köpekkerden pek haz etmediğim için sürekli beni o küçük canlılardan korumak zorunda kalıyordu.
Hayvanları seviyor fakat onlara asla dokunamıyordum.
Galerisinde hep kendi fotoğraflarımı gördüm ve bu şaşırdığım bir şey değildi. Yemek yerken, saçımı toplarken, sokakta yürürken, kafede çalışırken, onun odasında makyaj yaparken... Her yer benim fotoğrafların doluydu. Galerisinde başka hiçbir şeye rastlamadım.
Whatsappına girip Batuhan ile olan mesajlarına göz atınca ise ağzım açık kaldı.
Batuhan: ben bu cocunun amınakoyim
Batuhan: abi bi insan iki kelimeyi anlamakta nasıl bu kadar zorluk çeker aq
Batuhan: bak iki kelime
Batuhan: DEFANS OYNATMA AMINAKODUMUN COCUSU
Doğu: beş kelime etti
Batuhan: tamam sen ordaki o son üçünü görme
Batuhan: abi çıldırıcam bu hallere nasıl düştü bu takım aq
Batuhan: neyse maç bitti zaten
Batuhan: nerdesin sen yanına geliyim
Batuhan: kafa dağıtırız biraz
Doğu: benim işim var batu sen necatilerin yanına git