08

17.2K 650 395
                                    


Hiç olmasını istemediğim olaylar başıma gelmeye devam ediyordu.

Tren raylarında hiç tren gelmeyecekmiş gibi oturmamın cezasını çekiyor gibi hissetmeye başlamıştım. Öncelikle çok iyi olması gereken derslerim rezaletti-çünkü ders çalışmaya vaktim yoktu-, ortalamam dört üzerinden iki nokta birdi, çalıştığım kafede iş olmadığından patron maaşları bir hafta ertelemek zorunda kalmıştı, arkadaşlarımla kavgalıydım, aşk hayatım zaten yoktu.

Hayatımdaki her şeyi gerekirse on yedinci plana alıp derslerime odaklanmam gerekiyordu. İyi bir üniversitede iyi bir bölüm okumak artık hiçbir şeydi, bunu biliyordum; yüksek ortalamayla güçlü ve kendini geliştirmiş bir kadın olarak iş hayatına atılmalı ve elde edeceğim her şeyi de böyle elde etmeliydim.

Fakat başıma öyle olaylar geliyordu ki bunu gün geçtikçe zorlaşıyordu. Kendimi tutmam gereken yerlerde kendimi tutamıyordum. Kendi canımı yakarken çevremde beni düşünen insanların da canını yakıyordum. Üzmemem gereken kişileri üzüyordum.

Bazen bile bile yapıyordum bunu.

Buğra'yla biraz konuşmaya vaktim olmuştu. Beni tam anlamıyla arkadaş olarak görmüyordu; gözlerinde bana bakarken arkadaştan öte bir şeyler mutlaka vardı, bunu görebiliyordum. Sadece biraz çekingen olduğu ve ilişki işlerinde tarağı olmadığı için bana adımlayamıyordu.

Bence.

Kenardan bana baktığını hissetmiş, o bakışları defalarca yakalamıştım. Her yakaladığımda da o gözleri nasıl kaçırdığını gördüm.

Buğra'yla çok ciddi düşünebiliyor, onu hayatımda istiyordum; fakat kısa bir süre önce bile isteye Doğu'yla ne yaptığım aklıma gelince kendimden tiksiniyor, kendimi Buğra'nın yanına yakıştıramıyordum.

O günü hatırladıkça soğuk soğuk terlemeye başlıyordum. Midem bulanıyordu, kusacak gibi oluyordum; ayakta duramıyordum ani giren başağrısı yüzünden.

O gün birlikte olduktan sonra çok büyük bir pişmanlık kaplamıştı beni bitirdiğimiz an. Neden yaptım, nasıl yaptım, ona neden izin verdim? diye kendimi yiyip durdum. Sonra bu siniri içimde tutamadım ve onunla çok kötü kavga etmeye başladık yine. O duvarları yumrukladı, tekmeledi; ben de onu. Elimden gelen her şekilde ağlayarak ona defalarca vurdum ve tokat attım. Bir sürü küfür, hakaret havada uçuştu; kalkıp giyindim ve hala birbirimize sayıp sövüyorken kendimi evden dışarı attım.

O kavgadan sonra Doğu da pek yoluma çıkmamaya başlamıştı; ne kadar kampüs çıkışında Necati'yi, yakın arkadaşı Batuhan'ı görmüş olsam da kendisinden ses seda yoktu. Sadece birkaç kere arayıp mesaj atmıştı ama ne aramasını yanıtladım ne de mesajlarına cevap verdim. İki gündür hiçbir temasımız olmamıştı onunla.

Bana olan aşkı inandırıcı gelmiyordu artık zaten. Sarhoş olduğum o gece ilkimi onunla yaşamam yüzünden beni takıntı haline getirmişti, istediğini defalarca yeniden alınca o abarttığı aşkın içinin boş olduğunu anlamış ve sonunda salmıştı beni.

Kullanılmış mıydım? Bilmiyordum.

Doğu her ne kadar görmek istemediğim bir insan olsa da bir saatlik ders için önüme neredeyse servet seriyordu. O paraya göre hayatımı şekillendirmeye başlamıştım fakat iki haftadır öyle bir meblağ hesabıma yatmadığı ve patronun da para vermediğini hesap edersek iflasın eşiğindeydim.

Bunca olay arasından tek beni rahatlatan şey Doğu'nun hayatımdan çıkmış olmasıydı.

Böyle iğrenç bir şekilde olsa da.

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin