65

1.9K 144 567
                                    


Evde bir bardak daha şerbet içip yaptığım cookieden yedikten sonra Doruk'u da alıp dışarı çıktım.

Cuma günleri yapılan 'buluşmalardan' birine gidiyordum yine. Aslında gitmeye pek niyetim yoktu, beni o ortam sarmıyordu, ama Sertap 2-3 kere arayıp özellikle rica edince bir yerden sonra kırmak istememiştim. Beni birisiyle tanıştırmak istediğini söylemişti. Çok uzun süredir en yakın arkadaşı olan kişiyle.

Taksiye binip hep oturduğumuz kafeye geldim. Gözümde güneş gözlükleri, önümde bebek arabası, kolumda çanta mekandan içeri girip etrafı süzdüm. Sertap'ın tanıdık yüzünü görünce oraya doğru ilerledim. Masanın önünde durdum. Oturacağım koltuğun yanına bebek arabasını bırakırken "Merhaba," dedim masaya. Ama masada Sertap ve tanımadığım birisi hariç kimse yoktu. Zeynep ve Esra gelmemişti. 

"Hoş geldin İkra." dedi Sertap sırıtarak. 

"Zeynep'le Esra geç kalıyor herhalde?" dedim oturup güneş gözlüklerini gözümden çıkarırken.

"Bugün gelmeyecekmiş onlar," dedi Sertap. "İşleri mi varmış ne." Yanındaki kadına döndü. "Seni arkadaşımla tanıştırayım. Sanem,"

Kadının suratına baktım. Olgun bir yüz. Yaşının büyük olduğu belli. Saçları sombre, dudağı ve memesi yapma, memesi baya büyük, buğday tenli. 

Gülümseyerek "Merhaba," dedim. "İkra ben."

O da "Merhaba," dedi. "Ben de Sanem."

Siparişlerimizi verdik. Ben salata istemiştim sadece. Sanem de öyle. Sertap tatlı yiyeceğini söylemişti. Sonra konuşmaya başladık, Sanem gözlerini hiç üzerimden ayırmıyor ve beni süzüyordu, ama bana uzun uzun kendini anlattı: 33 yaşındaymış ve modelmiş. Uzun süre modellik yapmış. İyi bir kariyeri varmış. Pek çok ünlü markanın reklamında oynamış. Çocuğu yokmuş ve evli değilmiş. Aşk konusunda şanssızmış.

Bana ve Doruk'a bakışından, sürekli kendisini anlatmasından, oturuş şeklinden dahi biraz rahatsız olduğum için salatamı yerken Sertap'a döndüm. "Nasıl gidiyor hamilelik?" diye sordum.

"Zor ya, midem bulanıp duruyor," dedi. "Her sabah kusuyorum neredeyse."

Suratımı buruşturdum. "Hadi ya," dedim. "O birkaç ay içinde geçiyor diye duymuştum."

Sertap başını salladı. "Evet, öyleymiş," dedi. "Sen yaşıyor muydun mide bulantısı? Leş bir şey."

Başımı iki yana salladım. "Benim hiç midem bulanmazdı," dedim. "Başım dönerdi genelde. Göz kararması falan yaşardım. Maksimum 1-2 kere kusmuşumdur." Duraksadım. "O da çok yemekten."

Sertap "Sen ve çok yemek?" dedi imkansız bir şey söylemişim gibi. "Hiç inanasım gelmedi."

"Hamileyken çok yerdim," dedim. Gerçeği söylüyordum. "Özellikle tatlı falan."

Sanem dahil olarak "Neden bu kadar erken yaşta çocuk yaptın?" diye sordu bana. Benden 10 yaş büyüktü tam. 

Bu soru ne zaman sorulsa ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ama insanlar hep gerçeği bilmek zorunda değildi, bu yüzden yalan söyledim: "Erken anne olmak istiyordum." dedim. Aslında bu işin gerçeği hayatıma aniden birinin girmesi, peşimi bırakmaması, Yozgat'ta beni hapsetmesi, beni duygusal ve fiziksel olarak kendine bağlaması, kendi istediği için benim hayatımı da aynı sapakta yönlendirmesiydi. 

Yine de insanlar her zaman her şeyi bilmek zorunda değil.

Gözümün içine içine bakıyordu. "Ben de kazara yapmışsındır diye düşündüm," dedi. "Hem genç hem güzelsin."

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin