04

18K 745 200
                                    


Sınavdan bir buçuk saat önce kampüse gelip bir kahve alarak boş bir masaya oturmuş, yine ders çalışmaya başlamıştım.

Dün Doğu'nun beni eve bıraktıktan sonra dediği gibi ılık bir duş almış, biraz daha ders çalışarak uyumuştum. Uyandığımda saat sabah sekizdi, hazırlanıp hemen buraya gelmiştim. Sınav tam on birde olacaktı.

Ali'nin buraya gelip beni çalıştırmasını bekliyordum.

Aslında çalıştırmasına pek gerek yoktu çünkü dün Doğu'nun anlattığı her şey hala aklımdaydı, o lanet diferansiyelleri aklıma öyle bir kazımıştı ki en az AB+ ile geçeceğime emindim.

Fakat yine de Ali'den de bir şeyler kapmak fena olmazdı.

Beynimin biraz dinlenme ihtiyacı olduğuna kanaat getirip kahvemi elime aldım ve sandalyemde geriye yaslandım. Çok çalıştığım için çok yoruluyordum. Hayatım bir koşuşturmacadan oluşuyordu. Ev-iş-okul... Bir yerden sonra dayanamıyordu insan.

Gözlerimi açtığımda Ali'nin buraya doğru yürüdüğünü gördüm. Elinde bugün sınavını olacağımız dersin kitapları vardı ve o da en az benim kadar uykusuz ve yorgun görünüyordu.

Sabahlamış olmalıydı.

Ali'nin yanında Buğra'nın da bu tarafa doğru geldiğini görmemle birlikte sandalyemde toparlandım.

Buğra hazırlık sınıfında ondan çok hoşlandığım, fakat sevgilisi olunca vazgeçmek zorunda kaldığım ilk üniversite aşkımdı. Dört ay öncesine kadar sevgilisi vardı, kız Buğra'yı aldatınca ayrıldılar.

Ve benim hislerim nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde yeniden gün yüzüne çıktılar.

"Gözlerinin altı mosmor," dedim Ali gelip masadaki sandalyeyi geriye çekerken. "Kaç saat uyudun?"

"İki," Sandalyeye oturdu. "Ya da üç. Sen?"

Buğra'nın yanımdaki sandalyeye oturmasıyla kalbim hızlanmaya başlasa da bunu belli etmedim.

"Dört ya da beş," Elimle gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına soktum. "Çok uykusuzum ama bana şu son konuyu da anlatman gerek,"

Ali oflarcasına bir nefes vererek elindeki defteri açtı. Buğra da en az benim kadar konulara Fransız olacak ki pür dikkat dinlemeye başladı.

Difaransiyel denklemlerde sorunun tamamı yarım, çözümü üç sayfa falan oluyordu. Yani bölüm hocamız bizi bırakmak isteyip sınavı biraz zorlarsa kelimenin tam anlamıyla hepimiz sıçmıştık. Sadece ben değil, sınıftaki herkes kalırdı.

Ali'nin anlattığı her şeyi güzelce anlamaya çalıştım. Sınav vakti gelince eşyalarımızı toplayıp masadan kalktık ve fakülteye doğru ilerlemeye başladık. Binadan içeri girip sınıfa ilerledik.

Hoca sınıftaydı.

Sınav beş dakika içerisinde başladı.

֍

"Nasıldı?"

Doğu'yu aramak için telefonumu elime aldığımda Hülya'nın sesini duydum ve başımı kaldırdım. Bana bakıyordu, yüzündeki ifadeye bakılırsa da sınavının iyi geçtiği ve bununla bana hava atacağı belliydi.

"İyiydi," dedim doğruyu söyleyerek. "Senin?"

"Muhteşemdi," dedi. Kendini sürekli benimle yarıştırıyordu zaten. "Tam puan bekliyorum."

"Tebrik ederim," dedim uzatmadan. "Benim telefon konuşması yapmam gerek. Görüşürüz,"

"Görüşürüz."

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin