05

17.1K 736 530
                                    


"Üstünü değiştirelim," dedi Doğu sırtımdan nazikçe tutup beni uzandığım yerden kaldırarak.

Yemek yemiş, karnımı doyurmuştum fakat üstümdeki halsizlik hala buradaydı. Aç olmamama rağmen midem bulanmaya devam ediyordu üstelik, beynimin içi alev alacak gibiydi; ateşim vardı.

Her an yeniden kusabilirdim.

Doğu'nun ellerini temas ettiği sırtımdan ittikten sonra "Kendim halledebilirim," dedim; fakat öyle bir halsizlik vardı ki üzerimde o beni tutmasa dik durabilir miydim, bundan bile emin değildim. "Sen çık lütfen."

"Olmaz," dedi net bir sesle.

Elleri tişörtümün eteğine giderken tuttum. Yukarı kaldırmasını, beni yeniden o kadar çıplak görmesini istemiyordum. Onu durdururken gözlerime baktı, gözlerinde şu an kötü bir düşüncesi olmadığını; bana yardım etmek istediğini görebiliyordum.

Elimi kibarca itip tişörtü yukarı kaldırdı ve başımdan çıkardı.

"Doğu..." diyerek kollarımı göğsümde çaprazladım, gözlerimi kapatmıştım ve sesim olduğundan çok daha güçsüz çıkıyordu.

Onunla asla yeniden böyle bir durumda olacağımız aklıma gelmezdi. O gecenin sabahı nasılsa adımı bilmiyor, beni bir daha bulamaz diye çıkmıştım o bardan. Hayatımda ilk ve son kez gördüğümü sanmıştım. Bir daha görmem, zamanla da o lanet geceyi unuturum diye düşünmüştüm.

Fakat öyle olmamıştı. Nasıl yaptığını asla bilemediğim bir şekilde beni bulmuştu. Peşimi bırakmamış, yakama yapışıp sorular sormuş ve hakkı olduğunu düşündüğü cevapları almayı beklemişti. Benden bir şans istemişti.

Şimdi o çıplak göğsüme her baktığında, çıplak ve ateş gibi yanan vücuduma her dokunduğunda o dokunuşlar, o pis kelimeler, o öpüşler; o geceye ait olan her şey geliyordu gözümün önüne. Kıyafetlerimi yavaşça nasıl çıkardığı, üstüme bilerek döktüğü o şarap; sarhoş kahkahalarım, ondan istediğim o şey...

O gece buradaydı.

Ve şu an Doğu'nun beni o geceden daha fazla istediğini biliyordum.

Ben titrek bir nefes alırken o güçlü elleriyle kollarımı geri çekti.

Yüzünde nasıl bir ifade olduğunu az çok tahmin edebiliyordum, bu ifadeyi görmemek için de gözlerimi açmıyordum.

Başımdan yeni tişörtü geçirip kollarımı içinden çıkardı. Bu onun tişörtüydü; mis gibi o kokuyordu ve bana neredeyse elbise gibi olmuştu. Gözlerimi açıp ona baktım. Güzel dudakları kapalı ve ifadesizdi fakat bu ifadesizliğin arkasında her an ortaya çıkmayı bekleyen o yamuk tebessümü görebiliyordum. Mavi gözleri neden olduğunu bilmediğim bir şekilde kanlıydı, sanırım göz renginin bedelini ödüyordu.

Elleri eteğimin düğmesine gittiğinde yatağa geri uzandım. Düğmeyi açıp fermuarı aşağı indirdiğinde ona yardımcı olmak için kalçamı yukarı kaldırdım.

Eteğimi çıkartıp üstüme eşofmanını giydirdi.

"Teşekkür ederim," dedim üstümü değiştirdiği için. Sesim fazlasıyla kırıktı.

Doğu bir şey söylemeden yatakta uzanmış olan beni süzdü ve daha sonra odasının kapısına doğru ilerledi.

Ben onun ışığı söndürüp odadan çıkmasını beklerken, o; ışığı söndürüp odanın kapısını kapattı. Yüzünü bana döndüğünde benim kaşlarım çatıktı, "Ne yapıyorsun?" diye sordum ona, sesim kısık ve güçsüz olmasına rağmen netti.

laylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin