Bir Çift Çimen Göz ( Bölüm 3)

14.1K 491 32
                                    




Merhaba arkadaşlar :)

Upuzun yeni bölümümüzle karşınızdayım. Umarım beğenerek okursunuz.

Yıldıza basıp oy vermeyi unutmayınız :) Güzel yorumlarınızı eksik etmeyiniz efendim :)

İyi okumalar :))

********************

Barış acı bir fren sesi ve devamında kulağını tırmalayan korno sesiyle kendine gelebildi. Karşı şeritten gelen sürücünün aracının direksiyonunu kırıp durumu kurtarmasıyla neredeyse kaçınılmaz bir kaza önlenmişti. Yolun boş olması ve diğer aracın sürücüsünün atik davranması olası bir kazayı engellemişti. Barış hemen duramazken yavaşça hızını azaltarak ilerlemeye devam etti ve sonunda aracını sağa çekerek durabildi.

Başında şiddetli bir ağrı vardı ve görüşü bulanıktı. Sakinleşmeye çalıştı. Kesik kesik nefesler almaya çalışarak kafasını direksiyona yasladı. Bir süre o şekilde bekledikten sonra kendine gelmeye başladı ve kafasını kaldırıp tekrar etrafına baktı.

Ne yapıyordu Allah aşkına? Bu olanlar neydi böyle? Kendine bunu yapmaya hakkı yoktu. Gün geçtikçe kendini daha çok kaybettiğinin farkında mıydı?

Annesinin yüzü geldi gözünün önüne. Şu anda gerçekleşebilecek bir kazanın annesini ne hale getirebileceğini düşündü. Kendine bir çeki düzen vermeliydi. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Başı dönüyordu. Sanki bayılacakmış gibi hissetti. Kafasını koltuğa yaslayıp bir süre gözleri kapalı bekledi. Biraz daha iyi hissettiğinde kafasını kaldırıp gözlerinden akan birkaç damla yaşı elinin tersiyle sildi.

Duruşunu dikleştirmeye çalıştı. Ve o anda ani bir karar verdi. İstanbul'a gidecekti, kendini iyileştirmeye çalışacaktı. Kendini bu şekilde daha fazla yiyip bitirmeyecekti. Elif'i unutacaktı! Evet, evet bunu denemeliydi. Peki unutabilecek miydi? Belki başaramayacaktı ama en azından deneyecekti. Bir kere daha deneyecekti. Kırılan gururunu daha fazla ayaklar altına almayacaktı. Artık biraz olsun mantığını dinlemek zorundaydı. Kalbini dinleyip bir arpa boyu yol kat edemiyordu yıllardır. Bir adım ileri gittiyse iki adım geri dönmüştü hep. Bu işe artık bir son vermeliydi.

Arabadan inip yine derin bir nefes aldı. Temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Olduğu yerde ileri geri biraz yürüdükten sonra tekrar araca dönerek telefonunu eline aldı.

Asistanı Mine'ye mesaj atarak İstanbul'a giden bu akşamki ilk uçuşa bilet ayarlamasını istedi. Ertelerse vazgeçeceğini biliyordu. Zaten 3 gün sonra gidecekti, birkaç önce gidip kafasını toplamak ona iyi gelebilirdi. Olayları buradan uzakta daha sakin kafayla gözlemleyip bir plan yapmak zorundaydı.

5 dakika sonra elektronik bileti telefonuna düştü. Gelen biletin saatini kontrol ettikten sonra en yakın dostu aynı zamanda İstanbul'daki şirkette yönetici olan en büyük destekçisi Murat'ı aradı.

" Oo kardeşim nerelerdesin sen?" diye her zamanki neşeli ses tonuyla cevapladı telefonu Murat.

"Kardeşim selam.  İstanbul'a geliyorum bu akşam. Havaalanından beni alsana."

"Alırım tabi kardeşim ne demek. Bak ne diyeceğim. Gece dışarı çıkacaktım. Havaalanından çıktıktan sonra bana takılıyorsun o zaman. Uyar mı?"

"Of Murat gelmeden başladın. Ne gezme meraklısı adamsın oğlum ya! Kafamı dinleyeceğim ben birkaç gün. Bulaşma bana. Kafamın içi bir ton zaten."

"Ya arkadaş senin kafan ne zaman sakin oldu Allah'ını severken?" dedi kahkaha atarak.

"Ben anlamam. Amma dır dır ettin lan! Hem kafanı dağıtırsın işte fena mı? Çıkıyoruz ona göre bak."

KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin