Merhaba canım okuyucu 💙
Multimedya : Rafet El Roman - Direniyorum 🎶
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.💜
Keyifli okumalar.💛💛
💔💔💔💔💔💔💔💔
Aradan üç gün geçti. Elif'in kalbini daha da ağırlaştıran, Barış'ı çaresizlikten kahreden asır gibi gelen üç gün...
Barış bakabileceği her yere baktı. İşi bahane ederek Trabzon'a gidip oraya bile baktı. Ama yoktu. Lanet olsun ki hiç bir yerde yoktu! Nefes alabilmek için muhtaç olduğu kadın sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Ömrüydü ama Elif Barış'ın. Şimdi o olmadan yoluna nasıl devam edebilirdi?
Her şey bir yana ya onun başına bir şey geldiyse? Delicesine korkuyordu. İşte bunu düşündüğü anlarda gerçekten nefesi kesiliyordu. Ona bir şey olma ihtimali içini yakıp kavuruyordu. Çaresizlik öyle pis bir illetti ki elin kolun bağlı öylece ortada bırakıyordu seni...
Bütün hastanelere, otellere sorgulattırmıştı. Telefon sinyallerini incelettirmişti. Neredeyse İstanbul'daki her bir köşeye gidip bakmıştı. Her baktığı yerden heybesine doldurduğu bir sürü umutsuzlukla çıkmıştı. Nereye giderdi ki? İstanbul ve Trabzon dışında nerede olabilirdi? Barış düşündükçe daha da kendini yiyordu. Yoktu işte! Yoktu, yoktu, yoktu!!!
Kredi kartını bile kontrol ettiriyordu ama bir türlü kullanmıyordu. Kullansa yerini tespit edebilirdi. Cep telefonu da hep kapalıydı. Bir kerecik açsa sinyalden bulunabilirdi. Ama açmıyordu. Bu nasıl bir cezaydı? Elif nerede kalıyordu? Ne yiyip ne içiyordu? Kim bilir ne haldeydi? Kim bilir nasıl da perişandı? Barış'ın kafasının içindeki cevapsız sorular oradan oraya yankılanıyordu. Ve bu sorulara cevap bulamadığı her an kendi kendini yiyip bitiriyordu.
Çıldırmasına ramak kalmıştı. Yakıp yıkmak da pusup ağlamak da çözüm değildi. Bunun bu üç günde çok iyi anlamıştı. Ama aklı selim de davranamıyordu yine de. Doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyordu! Bu işin içinden bir türlü çıkamıyordu.
Her ne kadar kıyamasa da meraktan çıldırsa da içten içe Elif'e de kızıyordu. Kızmak istemese de engel olamıyordu buna. Tamam, Elif sonuna kadar haklıydı. Kendini onun yerine koyup düşününce kafayı yiyordu, düşünemiyordu bile. Ama sevdiği kadın o anları gözleriyle görmüştü. Gerçek olmadığını bilmesi kalbine saplanan o zehirli hançeri hafifletmezdi ki! Ama yine de bilmeliydi, 'gözlerimle görsem de inanmam! Barış bana bunu yapmaz.' diyebilmeliydi. 'Ben sana güveniyorum.' sözü milyonlarca 'seviyorum' dan daha kıymetliydi belki de.
Ama o ne yaptı? Gördüğü saçma sapan görüntüye aldanıp çekip gitti! Yahu bir kere dinlemez miydi be insan? Bu kadar mı güvenmiyordu ona? Bu kadar kolay silip atabiliyor muydu her şeyi yani? Bağırıp çağırsaydı, küfürler etseydi, yumruklarını savursaydı, küsseydi de! Ama evinden çekip gitmeseydi. Barış'a git deseydi hatta isterse; ama kendisi gitmeseydi be! Barış giderdi, o sakinleşene kadar, gel diyene kadar gelmezdi. Ama bilirdi ki Elif'i iyi, bilirdi ki Elif'i evlerinde güvende. Çabalardı, affettirirdi kendini. Ama o gitmeyi tercih etmişti. Barış'ın kolunu kanadını kırıp kaybolmayı seçmişti.
Barış'ın göğsüne öylesine batıyordu ki bu durum acısını daha da büyütüyordu sanki. Düşünmekten yaşadığı baş ağrıları sersemletiyordu onu. İşi gücü de boş vermişti. Elif'ten bir haber alsa biraz olsun toparlayacaktı kendini ama yoktu işte, en ufak bir iz bile yoktu sevdiği kadından. Can çekişiyor ama bir türlü ölemiyormuş gibi hissediyordu. Nefes alamayacakmış gibi oluyor ama inadına nefes alıp yaşıyordu sanki. Bu böyle ne kadar sürecek, bilmiyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)
RomanceHayata dair büyük umutları olan, en büyük hayali üniversite okuyup meslek edinmek ayaklarının üzerine sağlam basmak olan, Karadeniz kadar hırçın, dik başlı ve inatçı, güzeller güzeli çimen gözlü, henüz 19 yaşında bir genç kız, Elif... Daha küçücükke...