Kirli Beyaz Kedi (Bölüm 29)

6.2K 325 15
                                    




Merhaba canlar 🤗

Yepyeni bölümümüz yayında 🧐

Multimedya : Kenan Doğulu - Kirli Beyaz Kedi ( Babasından Elif'e ithafen. Mutlaka dinleyiniz efendim 😘)

Keyifli okumalar! 🤓

****

Bahçedeki banka oturmuş elindeki telefondan Elif'inin videosunu izliyordu Ahmet Bey. Birkaç gün önce Barış atmıştı bu videoyu. Elif'in haberi olmadan onu videoya alıp atıyordu arada böyle gizlice. İyi görünüyordu videolarda, mutluydu.

O da Elif'i fotoğraflarda, videolarda böyle mutlu gördükçe ne kadar doğru bir karar verdiğini düşünüp mutlu oluyordu. Aslında Elif'in çoğu zaman babasını düşünüp hüzünlendiğini, olanlar aklına geldikçe ağladığını bilmiyordu tabi. İnanmak istediğine inanıyordu sadece.

Elif'in küçücük hallerini hatırladı. Küçücük eliyle onun eline asılıp onu oradan oraya sürüklemelerini. O sert mizacına rağmen sırtından inmeyip onu yumuşatmasını bilmelerini. Sapsarı saçlarını hatırladı. Küçücük burnunu, kocaman yeşil gözlerini. Ah o güzel gözlerini. Kedi gibi ona sırnaşan o mini minicik hallerini düşünüp ağladı. Onun omzuna bu yaşta ne büyük yükler yüklemişti! Ona bir kez olsun karşı koymayan kızı evlilik konusunda ona direnmişti. İlk defa direnmişti. Ya o ne yapmıştı? Zihninde canlanan anılarla başının ağrıdığını hissetti. Söz vermişti doktoruna. O günü bir daha düşünmeyecekti. Tedavide en önemli şey moraldi. Farkında olmadan sıktığı eline baktı. Bu eliyle ona vurduğu için hala kesip atmak istiyordu o eli. Birkaç saniye gözlerini kapatarak zihnini temizlemeye çalıştı. İyi şeyler düşünmeye zorladı kendini. Gelecek güzel günleri, Elif'in sonunda mutlu, ayakları üstüne basan bir birey olduğu günleri hayal etti. 5 dakika sonra gözlerini açtığında daha iyi hissediyordu.

Elif hassas bir kızdı. Babası unutmamıştı ama Elif o tokadı unutmaya hazırdı çoktan. Babası onun hayatı boyunca hep kahramanı olmuştu. Sırtını dayadığı çınar, düşerse elinden tutacağını bildiği tek güvendiği olmuştu. O da babasının onu hiç arayıp sormamasına anlam veremiyordu. Tamam o babasına kırgındı da babasının onu hiç arayıp sormaması ne demekti? İşte buna anlam veremiyordu bir türlü. Ah bir arasa bir özledim dese Elif yakardı bütün gemileri. Her şeyi siler, koşardı babasına. Affederdi onu. Babasıydı o! Ama aramıyordu işte. Kızım nerede, nasıl merak etmiyordu. Ah bir arasa ona koşmaz mıydı Elif düşünmeden!

Ahmet Bey de bunu bildiğinden aramıyordu kızını. Sesine hasretti, yüzüne hasretti, kokusuna hasretti. Ciğeri yanıyordu ama onun için sabretmek zorundaydı. Bu hastalık onu sarsarsa okulunu, yuvasını bırakır düzenini bozardı. Kendi hayatını unutur, babasına yetmeye çalışırdı. Bunu ona yapamazdı. Bugünler de geçecekti elbet. Güzel günler yakındı, sabredecekti.

Hem tedavi de olumlu sonuç veriyordu. Bu içini biraz da olsa rahatlatıyordu. Ona kalsa tedavi olmayıp ölümü bekleyecekti. Barış'a bir can borçluydu. Onu ikna etmeseydi bu kadar mücadele etmezdi. En başta pes etmemiş miydi zaten?

Barış'ın hakkını ödeyemezdi. Can borcu bir yana bir de yetmezmiş gibi bu süreçte ona hem maddi hem manevi desteğini bir an olsun esirgememişti. Elif'i kaybetmeyi göze alarak bu konudan Elif'e hiç bahsetmemişti.

Ahmet Bey elinde telefon düşünürken tekrar başlattı izlediği videoyu. Okulda geçen komik bir olayı anlatıyordu Barış'a. Arada gözlerini kısıyor ve içten bir şekilde gülüyordu. Video bitince sonraki sıraya geçti. Elif'in ders çalışırken çekilmiş bir fotoğrafıydı bu da. Yine gizli çekimdi. Sonra bir an düşündü. Neden hep gizli çekimdi bu fotoğraf ve videolar? Neden hiç yan yana fotoğraflarını göndermiyordu Barış? Hiç mi fotoğraf çekinmiyordu bunlar? Ya da Elif hiç mi kocasının çekeceği fotoğrafa gülümseyerek poz vermiyordu?

KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin