Merhaba canlarım🤗
Multimedya : Rubato - Kaç Kadeh Kırıldı
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.🙏🏻
Keyifli okumalar.💫
🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈
Barış içini yakan kıskançlıkla ve onunla kıyasıya yarışan acıyla bir daha dönüp de ardına hiç bakmadan arabayı öfkeyle kullanıyordu. Direk hava alanına gidip bu şehri terk etmek istiyordu. Son sürat kullandığı arabanın içinde yaralı bir hayvan gibi bağırıyor, küfürler ediyor ve hırıltılı çıkan sesiyle ağlıyordu. Bir ara görüş açısının gittikçe azaldığını hissedince sakinleşmeye çalışarak yavaşladı ve arabasını sağa doğru yaklaştırarak durdu. Sahil yolu üzerindeydi. Arabadan indi, kapıyı kırarcasına çarparak kapattı ve denize doğru yürüdü aksak adımlarla.
Seslice burnunu çekti. Karşısındaki maviliğe baktı derin derin bir nefes alarak. Gözünden akan yaşı koluna sildi sertçe.
"Akmayın ulan! Akmayın artık! Yetmedi mi artık bu kadar göz yaşı?" diye söylendi hırsla. Sonra dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kapattı birkaç saniye. Ona inat gözyaşları art arda süzülmeye devam ediyordu yanaklarından.
"Neden ulan?Neden , neden, neden? " diye bağırmaya başladı kendini kaybetmişcesine. O birden bağırmaya başlayınca etrafındakiler de tedirgince ona bakmaya başladılar. Ama o öyle bir ruh hali içindeydi ki etrafındakilerin farkında bile değildi.
Sustu ve derin bir nefes daha çekti içine. Öyle ki denizden gelen iyot kokusunu genzinde hissetti. Arkasına döndü ve gördüğü banka doğru ilerleyerek yığılırcasına bedenini oraya bırakıverdi. Nefes nefeseydi, gözyaşları da inatla birbirleriyle yarışırcasına akmaya devam ediyordu. Bağırmaktan iyice kısılan sesiyle "Neden be Elif? Neden? Nasıl yaptın bunu bize? Ben senin uğruna ölürken sen bunu mu reva gördün aşkımıza?" dedi aciz bir şekilde. Omuzları düşmüş, kucağında duran ellerine çlbakıyordu küçük bir çocuk gibi.
"Ahh" diye inledi. Bakışlarını tekrar denize çevirdi. Zoraki bir gülümsemeyle burnundan tıslarmış gibi bir ses çıkardı.
"Yaa maviler, yaa deli maviler burada da buldunuz beni öyle mi? Bakın, görün işte! Kalbimde özenle büyüttüğüm büyük aşkımın nasıl yerle bir olduğunu görün. Artık çimen gözlümüz yok. Artık bahar çiçeklerini kıskandıran o kokumuz yok. Yok..." dedi sitem dolu bir sesle. Üzgündü , çok üzgündü... Kalbi paramparçaydı.
"Siz değil misiniz bizim her anımıza şahit olan? Seni seviyorum deyişlerimize, evlilik teklifime, teknedeki kaptan nikahımıza..." Durdu, devam edemedi. Sıraladığı her şeyde başka bir anı geliyordu aklına. Yürekleri dağlayan bir iç çekiş sesi yayıldı etrafa.
"Ben nasıl alışacağım ulan sensizliğe? Ben nasıl nefes alacağım artık? Nasıl ? Nasıl devam edeceğim?" dedi acizce. Sonra yine aklına Elif'in küçük elleriyle ona sarılan o lanet adamın sırtını sıvazladığı görüntü geldi. Ayağa kalkıp gözlerini kapattı ve yine benliğini saran öfkeyle arkasını dönerek arabaya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ne yaparsa yapsın içindeki öfkeyi dindiremeyecekti.
Arabaya geçtikten sonra iki eliyle direksiyonu sıkarak sakinleşmeye çalıştı. Biraz daha iyi hissedince arabayı çalıştırıp yoluna devam etti. Bu kez arabayı daha sakin kullanıyordu. Bir dinginlik gelmişti sanki. Ruhu çekilmiş, hissizleşmiş gibiydi. Mekanik hareketlerle elini önündeki düğmeye bastırarak müzik açtı. Kulaklarına dolan şarkıyla yine derin derin nefesler almaya başladı. Bu şarkıların onunla ne derdi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)
RomanceHayata dair büyük umutları olan, en büyük hayali üniversite okuyup meslek edinmek ayaklarının üzerine sağlam basmak olan, Karadeniz kadar hırçın, dik başlı ve inatçı, güzeller güzeli çimen gözlü, henüz 19 yaşında bir genç kız, Elif... Daha küçücükke...