Yanlış Anlamalar Silsilesi (Bölüm 31)

6.6K 375 23
                                    

Merhaba canlar, 

 Yeni bölümümüz yayında. Keyifli okumalar diliyorum :)

Multimedya : Melek Mosso - Vursalar Ölemem ♫ ♫ 

***

Elif kaçarcasına çıktığı odadan arkasını dönüp bakmadı bile. İçindeki öfke o kadar büyüktü ki! Öfkesinin yanında kalbinde hissettiği sızı da azımsanmayacak kadar büyüktü. Hayal kırıklığı, çaresizlik, kıskançlık, öfke, hüzün... Hissedebileceği tüm duyguları aynı anda hissediyordu. Hepsi iç içe geçmişti ve ciğerini yakıyordu adeta.

İndiği asansörden etrafına hiç bakmadan çıktı ve yine aynı hızlı adımlarla çıkış kapısına yöneldi. O sırada güvenlikte farklı birisinin olması işine geldi. Çünkü az önce gördüğü görevli onun Barış'ın eşi olduğunu biliyordu. Onu böyle derbeder halde görmesi umurunda değildi de Barış'a söylerse kötü olabilirdi.

Hemen arabasına doğru gitti. Tam kapıyı açacakken eli titredi. Bu araba bile onundu be! Elini alnına götürüp çaresizce etrafına bakındı bir süre. Daha fazla bekleyemeyeceğini anlayınca mecburen açtı o kapıyı ve sürücü koltuğuna oturdu. Elleri, bacakları titriyordu. Bir süre sakinleşmek için bekledi. Elleri direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Ağladı, daha çok ağladı... Ve biraz daha kendine geldiğini hissedince arabayı çalıştırarak uzaklaştı oradan.

Yalnız kalmak istiyordu. Şu anda bu şehri de terk edip kimsenin onu bulamayacakları bir yerlere saklanmak istiyordu. Barış'la yüzleşmek istiyor ama aynı zamanda delicesine de korkuyordu. Ondan hesap sormak istiyordu.

"Neden Barış? Neden yaptın?" demek istiyordu. Ama alacağı cevaptan da delicesine korkuyordu. Ya ona artık onu sevmediğini söylerse? Buna dayanabilir miydi? Hakkı vardı ama Elif ona hiç açık kapı bırakmamıştı ki! Gözünden akan yaşların tuzlu tadını dudağında hisseden Elif direksiyona bir yumruk attı.

"Lanet olsun! Lanet olsun! Geri zekalıyım ben. Ben salağım."

Hissettiği pişmanlıktı o an... Ağzını açmış haykıra haykıra ağlıyordu.

Sonra ağlaması daha da arttı. Kendini savunmasız bir çocuk gibi hissetti. Kendine acıdı.

"Eh be Elif sana baban sırtını dönmüşken ilk hatanda , üstelik hata bile sayılmazken sırtını dönmüşken ne bekliyordun ki? Baban seni yaralarınla, berelerinle bırakıp bir kedi yavrusu gibi Barış'ın kapısına bırakıp aylardır arayıp sormazken ne bekliyordun he ne? Yalnızsın işte. Çaresizsin, zavallısın." diye bağırıyordu hıçkırıklarla.

Şu anda hissettiğiyse saf bir çaresizlik, kimsesizlik hisseydi.

Arabayı hiç kullanmadığı kadar hızlı kullanıyordu ve trafik olmaması büyük şanstı. Açık camdan sesinin çıkmasını umursamadan bağırmaya devam ediyordu hala.

"Ama olsun! Ne olursa olsun söylememeliydin Barış! Sensin suçlu! Suçlu sensin anladın mı? Ben değilim, sensin! Sen bana bu dünyada gerçekten seven insanların da olabileceğini öğretmedin mi aylardır? Ben sana karşı duvarlarımı yıkmaya ilk defa bu kadar hazır hissetmişken kendimi neden yaptın bunu? Neden her şeyi berbat ettin? Neden, neden? Çünkü sen de farklı değilsin. Çünkü sen de herkes gibisin değil mi? "

Bu kez hissettiğiyse hayal kırıklığıydı...

Sonra öfkelendi.

"Hepiniz aynısınız be! Hepiniz aynı boksunuz! Allah hepinizin belasını versin! Dağıldım bak ben! Ben dağıldım, paramparça oldum. Bak sana yaşattıklarımı yaşıyorum şu an! Senin ne hissettiğini anlayabiliyorum artık. Mutlu musun? Mutlu musun Barış?"

KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin