Acı Paylaştıkça Azalır (Bölüm 87)

3.8K 212 233
                                    

Merhaba çiçeklerim 🌸🌸

Multimedya : Melek Messo -Keklik Gibi 🎶

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. 🙏🏻

Yine uzun bir bölüm. Sizin için.💜💜

Keyifli okumalar. 😍

********

Bora ve Tuana'nın birbirlerine olan güveninin aşklarından da öte olduğunu anladıkları o gecenin üzerinden tam on gün geçmişti. Bu onlar için bir sınav mıydı bilinmez ancak o günden beri aralarındaki bağ sanki daha da sıkı sıkıya bağlanmıştı. Gördüğüne değil de bildiğine inanmanın verdiği huzurla Tuana bir kez bile 'neden?' diye sormamıştı sevdiği adama. Onun zamanında aldığı derin yaraları biliyordu. Hepsini elleriyle teker teker sarmıştı. Kafasındaki bütün o ön yargıları bir bakışıyla silip atmıştı. Şimdi bu acıyı iliklerine kadar hisseden bir adamın aynı yarayı ona açacağına nasıl inanabilirdi ki? Delilik olurdu bu. Zır delilik...

Üstelik yakın zamanda Elif ve Barış'ın yanlış anlamalar yüzünden nasıl da kendilerini perişan ettiklerinin canlı şahidiydi. Yıpratamazdı ne sevgisini, ne de bu sevgiyi ona hissettiren sevgilisini...

Atalay ve Dolunay arkadaşlarına ilişkilerini ilan edip ertesi gün Antalya'ya dönmek zorunda kalmışlardı. Dolunay çalışması gerektiğini, izni olmadığını söyleyip gitmek için ısrar edince Atalay da mecbur peşine düşmüştü sevgilisinin. Hiç istemiyordu orada çalışmasını. Ancak şu anda daha ilişkileri çok yeni olduğu için bunu dillendirip onu uzaklaştırmaktan korktuğu için sesini çıkaramıyordu.

Onların gidişinden en çok memnun olan kişi kuşkusuz Bora idi. Ara ara Dolunay'a dualar ettikçe Tuana'nın gülmesine sebep oluyordu. Atalay'ı pek iyi anmasa da Dolunay şu aralar en sevdiği kişiler arasında açık ara öndeydi. Sayesinde sevgilisiyle biraz olsun baş başa kalıp nefes alabiliyordu.

Bu akşam da izin günü olmasının verdiği rahatlıkla evde sevgilisiyle geniş geniş takılıyordu. Koltuğa uzanmış Tuana da onun yanı başına oturmuş, elleri birbirine kenetli sohbet ediyorlardı.

Bora dudaklarını birbirine bastırıp sevgilisine baktı.

"Şu güzelliğe bak Allah'ım, şu güzelliği bi bak!" diye bağırdı. Tuana utangaç bir şekilde yüzünü buruşturunca yüzüne düşen bir tutam saçını eliyle kulağının arkasına sıkıştırıp "Yemin ederim güneş doğmaya utanır, çiçek açmaya! Ben ne şanslı bir adamım böyle büyük Allah'ım! Benden aldın aldın ama bu güzel kuşu verdin ödül diye." dedi keyifle. Bir taraftan da şımarık bir ifadeyle kafasını sağa sola sallıyordu.

Tuana suratındaki engelleyemediği şapşal sırıtışla gözlerini kısmış ona bakıyordu. Karşısında onu şımartan bu adam varken nasıl tepki vereceğini de bilemiyordu. Bora onun bu ifadesi karşısında daha fazla dayanamayarak gülmeye başlayınca Tuana suratındaki ifadeyi hiç bozmadan "Büyük yalancısınız Bora Bey! Ama olsun, beni keyiflendirdiniz yine de!" dedi burnunu havaya dikerek.

"Asla!" diye itiraz etti hemen Bora. "Sözlerimde en ufak mübalağa yoktur küçük hanım. Tamamiyle gerçek. "dedi o da burnunu havaya dikerek. Sonra burnundan tıslarmış gibi bir ses çıkararak bilmiş bir ifadeyle Tuana'nın gözlerine baktı. Omzuna dökülen bir tutam saçı parmaklarının arasına alarak " Senin kendinden haberin yok herhalde güzelim. " dedi. Sonra elinin tersiyle onun yüzünü okşadı. "Yalanım varsa Allah şuracıkta canımı alıversin." diye fısıldadı.

Tuana anında çatılan kaşlarıyla ona bakıp elini hızla onun ağzına bastırıp susturdu.

"Off Bora ya ! O ne biçim laf öyle! Ölüm falan. Duymak istemiyorum bir daha." dedi gözleri dolarak. Ölümü dile getirmesi bile içini sızlatırken dahasını düşünemiyordu bile.

KALBİM SEN DEDİ (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin